Bir şehri, bir dönemi belgelemeye çalışıyorum. Ne yazık ki bu çabalarım Bursa’da hak ettiği ilgiyi pek görmüyor. Kentin yazılı arşivi neredeyse yok denecek kadar az. Yaşayan hafızalar ise birer birer aramızdan ayrılıyor. Bu yazıda andığım Hüsnü Adanur’u kısa süre önce kaybettik. Satırlarıma son noktayı koyarken bir başka acı haber geldi: Bursa sinema dünyasının duayenlerinden Bahri Akkuşoğlu da hayatını kaybetti…
“Heykel’e çıkmak” o yıllarda Bursa’da yaşamak demekti. Cumhuriyet Alanı ile Atatürk Caddesi şehrin kalbi gibi atardı. Valilik binası, Adliye Sarayı, Defterdarlık ve tam ortalarında Atatürk Heykeli… Setbaşı yönüne doğru giderken solda Yeşil Vergi Dairesi, sağda ise efsanevi Mahfel Pastanesi yükselirdi.
Ulucami istikametine döndüğünüzde ise sırasıyla Tayyare Sineması, İş Bankası, PTT ve Emlak Bankası binaları karşınıza çıkardı. Hepsi Cumhuriyet dönemi mimarisinin zarif örnekleriydi. Bu modern yapıların arasında yer yer iki-üç katlı ahşap konaklar hâlâ direniyordu. Atatürk Caddesi, İnönü Caddesi ve Cumhuriyet Caddesi ise hem ticaretin hem de eğlencenin merkeziydi.
Kapalıçarşı’nın 1958’deki büyük yangını ve ardından uzun yıllar süren yeniden yapım süreci, yangından önce temeli atılan Sıra Dükkânlar gibi yeni bölgeler doğursa da Atatürk Caddesi yıllarca cazibesini korudu. Şehrin en hareketli damarı burasıydı.
Mahfel’den PTT’ye Uzanan Klasik Rota
Bir Bursa akşamı Mahfel Pastanesi’nde başlardı. Çay-kurabiye eşliğinde sohbet edilir, sonra yavaş yavaş caddeye çıkılırdı. Yürüyüş genelde PTT binasının önünde son bulurdu. Bazen Çakırhamam köşesinde, bazen de biraz daha ileride biterdi bu keyifli tur.
Mahfel, 1960-1980 arasında Bursa’nın entelektüel merkeziydi. Gazeteciler, yazarlar, öğretmenler, avukatlar, doktorlar burada buluşurdu. Henüz sosyal sınıflar arasındaki uçurum bugünkü kadar derin değildi. Aynı masada farklı dünyalardan insanlar yan yana oturabilir, uzun uzun tartışabilirdi.
Değişen Şehir, Kaybolan Ritüeller
Ahşap evler yıkıldıkça, “Heykel’e çıkan” insanların sayısı da azaldı. Kentin çehresi değiştikçe yeni alışveriş merkezleri, yeni eğlence anlayışları ortaya çıktı. Bu geleneksel yürüyüşün sonunu ise Mahfel Pastanesi’nin 1998’de yanması getirdi. Yeniden yapılan bina aynı ruhu taşıyamadı. Mahfel, Bursalı aydınların buluşma noktası olmaktan çıktı.
O yangın sadece bir binayı değil, bir ritüeli, bir yaşam tarzını da küle çevirdi. Yıllar bizi yordu, şehir bizi değiştirdi, biz de şehri…
Heykel’e çıkmak artık sadece bir anı. Ama o anıyı hatırlayanlar hâlâ yaşıyor. Onlar konuştukça, Bursa’nın 1960-1980 arasındaki en güzel yılları da yaşamaya devam ediyor.



