TarihTeknoloji

Geçmişten Günümüze Çamaşır Makinesinin Gelişim Süreci

İnsanoğlunun imza attığı her türlü buluşun birer devrim olduğunu öne sürmek mümkündür. Çamaşır makinesinin ortaya çıkış hikayesi de tam olarak bu tanıma uymaktadır…

Basit ya da komplike bir düzenek olmaksızın, tamamen insan emeği ve kas kuvvetiyle yapılan çamaşır yıkama devri şanslıyız ki çok eskilerde kaldı. Dere kenarlarında odun külleriyle temizlenen, metal kaplarda ovalanan ya da ahşap aletlerle dövülerek kirinden arındırılan giysi anlatıları, şimdilerde adeta birer efsane gibi duyuluyor.

Bu teknoloji hayatımıza girmeden evvel, bireyler tüm giysilerini elleriyle yıkamak durumundaydı. Temizlenmesi gereken kıyafet miktarına göre bu durum, saatlerce ya da günlerce sürebilen oldukça yorucu bir uğraştı. Yıkama sıklığı ise toplumsal kültüre, maddi imkanlara ve sosyal statüye bağlı olarak farklılık gösteriyordu. Bazı toplumlarda her gün kıyafet yıkamak olağan bir durumken, bazılarında ise suyun ve temizlik malzemelerinin erişilebilirliğine göre bu süre birkaç haftada veya ayda bir yıkama ile sınırlı kalabiliyordu.

Ancak çamaşır yıkama eylemi, her ne kadar modern standartlarda olmasa da eski zamanlara nazaran Henry Sidgier sayesinde çok daha kolay bir hal almıştır. Sidgier’in 1782 senesinde Londra’da hayata geçirdiği ahşap tekne tasarımı, üzerindeki kol yardımıyla eşyaların hareket ettirilmesini ve sürtünme yoluyla temizlenmesini sağlıyordu.

İlk modeller kas gücüyle idare edilmekteydi ve çamaşır yıkamak amacıyla manuel olarak çevrilen devasa bir ahşap hazneden ibaret bir sistem mevcuttu. Kadınlar bu hazneyi su, sabun ve giysilerle doldurur, sonrasında ise ya elleriyle ya da hazneye monte edilmiş bir ovma tahtasıyla temizlik işlemini tamamlardı. Bu süreç hem çok vakit alıyor hem de büyük bir zahmet gerektiriyordu fakat o dönemlerde insanların sahip olduğu tek seçenek buydu!

Ahşap teknelerin kullanımından sonra çamaşır fırçalama tahtaları dahi üretilmiş olsa da bunların tamamı ciddi bir efor sarf edilmesini gerektiren araçlardı. El yordamıyla çalışan bu tasarımların en meşakkatli kısmı ise ıslak giysilerin elle sıkılmak zorunda olmasıydı. Yeterince sıkılamayan çamaşırların asılarak kurutulması ise apayrı bir problem teşkil ediyordu.

Mekanik sistemle çalışan ilk makinenin hayatımıza dahil olması ise 1851 senesinde gerçekleşti.

James King, 1851 yılında ilk mekanik makineyi geliştirerek, suyun basıncıyla çamaşırları hareket ettiren ve kirleri söken tambur esaslı bir mekanizma ortaya çıkardı. Bu tasarımın dönen bir versiyonunun tescilini 1858’de alan Hamilton Smith’in modeli, kısa süre içinde kendinden önceki tasarımdan daha fazla ilgi gördü. 1868 yılına gelindiğinde ise Thomas Bradford, şimdiki modellere oldukça benzeyen ve ticari anlamda başarı yakalayan yeni bir cihaz icat etti; bu ilerleme için beklemeye gerçekten değmişti!

Çamaşır makinelerinin asıl devrim yaratan formu için ise elektrikli motorların kullanılması gerekecekti. Alva J. Fisher tarafından 1906’da patenti alınan elektrikli düzenek ile çamaşırlar, çift yönlü hareket eden metal bir tamburun içinde yıkanmaya başladı. Fisher, bu önemli buluşuna Thor ismini vermişti.

Tam otomatik ev tipi makinelerin piyasada yerini alması ise 1937 yılını buldu.

Evlerde kullanılabilen ilk otomatik çamaşır makinesi, Bendix Home Appliances (Avco’nun bir iştiraki) tarafından 1937 senesinde satışa sunuldu. Cihaz, görsel yapısı ve teknik detayları bakımından bugünkü modelleri andırmasa da güncel fonksiyonların pek çoğunu bünyesinde barındırıyordu. Tambur süspansiyonuna sahip olmayan bu model, başlangıçtaki yüksek maliyeti nedeniyle geniş kitlelere ulaşamadı. Sektördeki asıl hareketlilik ise 1952 yılında General Electric’in ilk santrifüjlü kurutma makinesini tanıtmasıyla yaşandı; fakat o günlerde dahi bu ürünler sadece varlıklı ailelerin alabileceği lüks bir harcamaydı.

Günümüzde ise markalar arasındaki kıyasıya rekabet neticesinde makinelerin hem boyutlarının küçüldüğünü hem de fiyatlarının daha makul seviyelere indiğini gözlemliyoruz.

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu
×

Bültene Ücretsiz Abone Olun

Güncel yazıları e-posta adresinize ücretsiz göndermemiz için bültenimize abone olabilirsiniz.

Siz izin vermediğiniz sürece e-posta adresinizi asla paylaşmayacağız. Gizlilik politikamızı inceleyin

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.

Detaylı bilgi için Gizlilik ve Çerez Politikamız sayfasını inceleyebilirsiniz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Makale Arşivi olarak, sizlere değer katacak bilgileri sürekli araştırıyor ve en güncel makaleleri sizinle paylaşıyoruz.
Bu platformu ayakta tutan en önemli destek, reklamlardan elde edilen gelirlerdir. Reklamlarımızı, sizlere en iyi deneyimi sunmak adına, mümkün olan en az rahatsız edici şekilde yerleştirmeye özen gösteriyoruz. Sizden ricamız, bu değerli içeriği sürdürebilmemiz için reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olmanızdır. Desteğiniz, gelişmeleri size ulaştırmaya devam etmemize katkı sağlayacaktır.