Eğitim ve öğretimin kültür ve medeniyet oluşumundaki rolü, toplumların gelişimi ve kimliklerinin şekillenmesi açısından son derece hayati bir öneme sahiptir. İşte bu rolün ana hatlarıyla açıklaması:
1. Kültürün Aktarılması
Eğitim, bir toplumun kültürel mirasını yeni kuşaklara aktarır. Dil, değerler, gelenekler, inançlar, sanat anlayışı gibi kültürel unsurlar eğitim yoluyla öğrenilir ve korunur. Bu süreç sayesinde bir toplumun kimliği ve sürekliliği sağlanır. Zaten eğitim ve öğretim, yetişkin neslin bir plan çerçevesinde ve belli bir gaye hedeflenerek, yetişmekte olan nesillerin gelişmesini sağlamak için yaptığı bir eylemdir. Bu bakımdan, eğitim ve öğretim faaliyetleri, yeni kuşakların yetişmesi için bir plan dâhilinde yapılan bütün faaliyetleri içine alır. Bunun içindir ki eğitim ve öğretim, sadece bir kültürün nesilden nesile intikalini değil, aynı zamanda bunun sonucu olarak toplumun devamlılığını (bekasını) da sağlayan bir faktör olmaktadır, iyi tasarlanmış bir plan ve projeye göre gerçekleştirilen eğitim ve öğretim, toplumun belli bir seviyeye yükselmesine hizmet eder.
Fransız sosyoloğu Emile Durkheim eğitimi geçmiş nesillerin ortak tecrübelerini değiştirerek yeni nesillere devretmesi biçiminde tanımlar. Gerçekten de her millet çocuğunu kendi değerleri için yoğurarak geleceğe hazırlamaya çalışır. (Arvasi, 2015, s.36)
Bu durum, milli bir şuurun inşa edilmesine de katkı sunar. Zaten milli bir şuur olmadan, milli bir şuura dayanan, yani töresini, milli değerlerini, üzerinde yaşadığı vatan toprağına olan sevgiyle dolu bir nesli yetiştirmeyi amaç güden bir sisteme dayanmayan eğitim-öğretim modeli çok monoton bir vaziyette kalacaktır ki böyle bir model eğitim gerçekliğiyle de bağdaşmaz. Ayrıca tarihi ve sosyal yönlerin de merkeze alınmadığı bir eğitim modelinin bir geçerliliği olmadığı gibi gerçekliği de yoktur.
Eğitim gerçekliğinin bir tarihi vardır. Yine eğitimin bir sosyal boyutu vardır. Bu bakımdan tarihi-sosyal boyut dikkate alınmadan eğitim gerçekliği tam olarak ortaya konamaz. (Özcan, 1989)
Tarihi-sosyal boyut dikkate alınmadan eğitim gerçekliği tam olarak ortaya konamayacağı gibi milli şuuru esas alan bir eğitim modeli de inşa edilemez. Milli şuurun olmadığı bir eğitim modeli dayatmasının yukarıdaki satırlarımızda da ifade ettiğimiz gibi monoton kalacak olması gerçekliğinin yanı sıra fert ve gruplara benlik ve bilinç aşılamaktan uzak olacağı açıktır. Bu durum da milli şuurdan yoksun fert ve grupları ortaya çıkarır.
Milli şuurunu kaybetmiş fert ve gruplar diğer milletlerin içinde erirler. İnsanlık, insan sürüleri durumunda kalamaz. Milliyet şuuru insan gruplarına güç ve gelişme sağlar. (Arvasi, 2015, s.121)
Milliyet şuuru insan gruplarına güç ve gelişme sağlayacağı gibi medeniyet inşasında da önemli rol oynar. Çünkü insan grupları milliyet şuuru sayesinde yön verme gücüne sahip olur ve medeniyetlerin şekillenmesini sağlar, medeniyetlere yön verirler.
Yön verme gücü olmayanlar, biçilen rolü oynarlar, biçilen rolü oynayanlar sürüklenirler; iradeleriyle değişemezler, zorla değiştirilirler. Bunun tabii sonucu, şahsiyetini kaybetmektir. Şahsiyetini kaybedenler, hafızalarını da kaybederler ve kimlik bunalımına düşmekten kurtulamazlar.” (Selim, 2003, s. 64-65)
Hafıza kaybı ve kimlik bunalımının olduğu yerde de zaten milli benliği koruyabilmek ve bir medeniyetin inşası da mümkün olamayacaktır.
2. Medeniyetin İnşası
Medeniyet, sadece teknik gelişmeleri değil; ahlaki, sosyal ve entelektüel ilerlemeyi de kapsar. Eğitim sayesinde bireyler düşünmeyi, sorgulamayı, üretmeyi ve birlikte yaşamayı öğrenir. Böylece birey, yani insan kendini tamamlar. Bu da medeni bir toplumun ve tabii ki bir medeniyetin temelini oluşturur.
Bu sebepten kültür ve medeniyet, insanın kendini tamamlaması biçiminde ortaya çıkmaktadır. İnsanın bu psikolojik açlığı, bize fizyolojik açlığından daha önemli gözükmektedir. (Arvasi, 2015, s.6)
3. Bilgi ve Değer Üretimi
Eğitim, sadece bilgiyi aktarmakla kalmaz; aynı zamanda yeni bilgiler, düşünceler ve değerler üretmenin de aracıdır. Bu üretim, medeniyetin ilerlemesini ve toplumların kendini yenileyebilmesini sağlar.
4. Toplumsal Birlik ve Dayanışma
Ortak bir eğitim sistemi, bireylerin benzer değerler etrafında birleşmesini sağlar. Bu da toplumda birlik, dayanışma ve aidiyet duygusunu güçlendirir. Ortak kültürel payda, medeniyetin temel taşlarından biridir.
5. Evrensel Değerlerle Bütünleşme
Eğitim, bireylerin sadece kendi kültürünü değil, başka medeniyetleri ve değer sistemlerini de tanımasını sağlar. Bu, hoşgörü, diyalog ve barış içinde yaşama bilincini geliştirir.
Sonuç:
Eğitim ve öğretim, bir toplumun hem kültürel devamlılığını sağlayan hem de onu medeniyetler yarışında ileri taşıyan temel güçtür. Kültürün taşıyıcısı, medeniyetin kurucusudur.
Kaynakça:
- Eğitim Sosyolojisi Bilgeoğuz Yayınları 2015: Seyyid Ahmed Arvasi
- Atatürk’ün Eğitim Görüşü, Yard.Doç. Dr. Ali Osman ÖZCAN-M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi Yıl: 1989, Sayı: 1, Sayfa: 116 – 128
- Selim, A. (2003). Medeniyet krizi, düşünceden, gayeden, sorumluluktan ve kendinden kaçış… İstanbul: Z. Kitap
Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.