Yazdıran: Necmi Gürsakal
Yazan: ChatGPT
1. Giriş: Yaratıcılığın İki Yüzü
Joseph A. Schumpeter, 20. yüzyılın başında kapitalizmin canlılığını açıklarken tarihin en etkili ama aynı zamanda en tehlikeli kavramlarından birini ortaya koydu: yaratıcı yıkım. Ona göre kapitalizm, kendi dinamizmini eski yapıları yıkarak yeni üretim biçimleri, yeni teknolojiler ve yeni kurumlar yaratarak korurdu. “Yıkım”, sistemin can suyuydu; durağanlık, onun ölümüdür.
Bu fikir, 1940’ların ortasında cesur ve verimli görünüyordu. Ancak aradan geçen seksen yılda, “yaratıcı yıkım” yalnız ekonomik bir kavram olmaktan çıkıp, savaş sonrası yeniden inşa süreçlerinden teknoloji devrimlerine kadar geniş bir ideolojik meşruiyet aracına dönüştü. Bugün Irak’ın 2003 sonrası dönüşümü ya da Gazze’de 2020’lerin ortasında yaşanan sistematik yıkım, Schumpeter’in kavramının karanlık bir yankısı gibi duruyor: “Yıkım” çoğu zaman “yaratıcı” değil, yalnızca yeniden bölüştürücü bir sürece dönüşüyor.
2025 Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanan Peter Howitt, bu kavrama yeni bir ahlaki derinlik kazandırarak “yeniliğin insani sınırları”nı tartışmaya açtı. Howitt’in ifadesiyle: “Yıkım, yeniliğin maliyeti olmamalı; yenilik, insan onurunun üretim biçimi olmalıdır.” Bu makale, Schumpeter’den Howitt’e uzanan bu entelektüel hattı üç eksende —ekonomik, teknolojik ve insani— inceleyerek, “yaratıcı yıkım”ın aydınlık ve karanlık yüzlerini günümüz politik ekonomisi bağlamında yeniden yorumlamayı amaçlamaktadır.
2. Schumpeter’in Teorik Çerçevesi: Kapitalizmin Motoru Olarak Yenilik
Schumpeter’in 1942 tarihli Capitalism, Socialism and Democracy adlı eseri, kapitalizmi statik bir denge sistemi olarak değil, sürekli dönüşen bir organizma olarak tanımlar. Bu organizmanın kalbinde, “girişimci” adını verdiği yenilikçi birey vardır. Girişimci, piyasayı bozarak yeni bir düzen kurar; yıkım olmadan yenilik olmaz.

Bu düşünce, klasik iktisadın denge arayışına karşı devrimci bir çıkıştır. Fakat Schumpeter’in vizyonu yalnız ekonomik değil, neredeyse biyolojik bir süreçtir: sistem kendi hücrelerini yok ederek yenilenir.
Ne var ki, 1980’lerden itibaren neoliberal politikalar Schumpeter’in “yaratıcı yıkım”ını bir meşrulaştırma retoriğine dönüştürdü. Sanayi sonrası ekonomilerde özelleştirme, deregülasyon, savaş sonrası yeniden inşa programları ve dijital tekellerin yükselişi, hep bu kavramın “yaratıcı” kılığı altında sunuldu. Kapitalizmin motoru olan yenilik, giderek bir savaş makinesinin dişlisi haline geldi.
3. Peter Howitt ve 2025 Nobel Dönüm Noktası
Peter Howitt’in iktisat literatürüne en büyük katkısı, 1990’larda Philippe Aghion ile geliştirdiği endojen büyüme modelidir. Bu model, Schumpeter’in fikirlerini mikro temellere indirger: büyüme, dışsal şoklarla değil, içsel olarak yenilik süreçleriyle oluşur. Ancak Howitt’in farkı, bu mekanizmanın sadece üretkenliği değil, insan refahını nasıl etkilediğini de hesaba katmasındadır.

2025 Nobel Komitesi, Howitt’i ödüllendirirken şu ifadeyi kullandı:
“Yeniliği büyümenin aracı olmaktan çıkarıp, insanlığın sürdürülebilir refahını artıran etik bir süreç olarak yeniden tanımladığı için.”
Howitt, “yaratıcı yıkım”ı tümüyle reddetmez; ancak onun “kapsayıcı bir inovasyon döngüsü” içinde evcilleştirilmesi gerektiğini savunur. Yani yıkımın yönü, ne yıkıldığı ve kim için yaratıldığı sorularına bağlı olarak değerlendirilmeli; aksi halde yenilik, yalnızca eşitsizlik üretir.
4. Üç Eksenli Analiz: Ekonomik, Teknolojik, İnsani
4.1 Ekonomik Eksen
Irak’ın 2003 sonrası “yeniden inşası”, yaratıcı yıkımın en çarpıcı neoliberal versiyonudur. Devlet kurumları dağıtıldı, kamu varlıkları özelleştirildi, yerli sanayi çöktü —ama bu süreç “piyasa özgürlüğü” adı altında meşrulaştırıldı. Sonuçta yaratılan şey bir ekonomi değil, bağımlılığın yeniden üretimi oldu.
Gazze’de 2020’lerin ortasında yaşanan felaket, benzer bir şemanın daha trajik versiyonunu sunuyor. Yıkım, uluslararası fon akışlarını, inşaat tekellerini ve stratejik enerji yatırımlarını tetikliyor. “Yeniden inşa” retoriği, tıpkı Irak’ta olduğu gibi, politik kontrolün iktisadi biçimi haline geliyor.

Howitt’in bu konuda yaklaşımı nettir: “Gerçek büyüme, yıkımdan sonra toparlanmak değil, yıkımı gereksiz kılacak kurumları kurmaktır.”
4.2 Teknolojik Eksen
Schumpeter’in çağında yenilik, fabrikaların, makinelerin, üretim biçimlerinin dönüşümünü anlatıyordu. Bugün ise yenilik, algoritmalar, veri ağları ve yapay zekâ tarafından yönlendiriliyor.
21.yüzyılın dijital kapitalizmi, “yaratıcı yıkım”ın hızını insanın uyum kapasitesinin ötesine taşıdı. Palantir gibi veri devleri, savaş alanlarında karar destek sistemleri üretirken, aynı teknolojiler finansal piyasalarda kâr maksimizasyonu için kullanılıyor. Yenilik, etik bağlamdan koparak jeopolitik araçsallaşma sürecine girdi.
Howitt’in önerdiği “inclusive innovation ecosystem”, bu kopuşu onarmayı amaçlar: Teknolojik ilerleme, sadece üretim gücünü değil, kolektif dayanıklılığı artırmalıdır. Yapay zekâ, yalnızca verimliliği değil, eşitliği de optimize edecek biçimde yönlendirilmelidir.
4.3 İnsani ve Etik Eksen
“Yaratıcı yıkım”ın en tartışmalı yönü, insani bedelinin ekonomik analiz dışında bırakılmasıdır. Schumpeter, toplumun acılarını “yeniliğin kaçınılmaz maliyeti” olarak görüyordu. Fakat Irak ve Gazze gibi örnekler, bu maliyetin soyut değil, ölçülebilir insan hayatları olduğunu gösterdi.
Howitt’in yaklaşımı, bu noktada etik bir dönüşüm içerir: Yenilik, artık “insanın araçsallaştırılması” değil, “insanın güçlendirilmesi” olarak tanımlanmalıdır. Bu, ekonomi biliminin etikle yeniden buluşması anlamına gelir.
5. İnsan Yararı ve Zararı Dengesi
| Alan | Schumpeterci Yaklaşım | Howittçi Yaklaşım | Değerlendirme |
| Ekonomik Büyüme | Rekabet ve yıkımın motoru | Uyum ve kapsayıcılığın motoru | Dengesizlikten dengeye |
| Teknoloji | Piyasa devrimleri yaratır | Sosyal inovasyon üretir | Eşitsizlikten dayanışmaya |
| Etik | Göz ardı edilir | Teorinin merkezinde yer alır | Yıkımdan onarıma geçiş |
Bu tablo, iki düşünür arasındaki temel farkı özetler: Schumpeter, yeniliği doğanın yasası olarak görür; Howitt, insanın yasasına tabi kılar.

6. Politika Önerileri
1. İnsani Yenilik Endeksi
Devletlerin ve kurumların AR-GE yatırımları sadece ekonomik getirilerle değil, toplumsal refah ve etik etkiyle ölçülmelidir. Bu endeks, tıpkı İnsani Gelişme Endeksi gibi, teknolojik ilerlemenin sosyal adalet üzerindeki etkisini sayısallaştırabilir.
2. Yaratıcı Onarım Programları
Yeniliği, “onarım” temelli bir inovasyon paradigmasına kaydırmak mümkündür. İklim, sağlık, eğitim gibi alanlarda teknoloji, yıkımın telafisi değil, yıkımın önlenmesi yönünde kullanılmalıdır.
3. Etik İnovasyon Fonu
Savaş sonrası bölgelerde ve kriz ekonomilerinde faaliyet gösteren girişimlerin, sadece kâr değil, “insan dayanıklılığı” üretmeleri şartı aranmalıdır. Bu fonlar, özel sektör ve kamu ortaklığında “yaratıcı dayanışma”yı teşvik edebilir.
4. Kamu-Özel Etik Ortaklıkları
Howitt’in önerdiği gibi devlet, yalnızca düzenleyici değil, etik yönlendirici bir rol üstlenmelidir. Yenilik politikaları, kamusal çıkarın uzun vadeli sürdürülebilirliğiyle uyumlu olmalıdır.
7. Sonuç: Yıkımdan Onarıma Doğru
Schumpeter, kapitalizmin çelişkilerini açıklamaya çalışırken ona bir tür biyolojik ölümsüzlük atfetti. Ancak 21. yüzyıl, bu sistemin sınırlarını gösterdi: gezegenin ekolojik dengesi bozuldu, sosyal adalet erozyona uğradı, teknolojik hız insanı geride bıraktı.
Peter Howitt, bu tarihsel mirası reddetmeden ama yeniden tanımlayarak bir “insanlık ekonomisi” fikrine yöneldi. Ona göre asıl yenilik, teknolojik devrimlerde değil, etik uyanışta yatıyor.
Bugün Irak ve Gazze gibi bölgelerde yıkımın “kalkınma” söylemiyle paketlenmesi, Schumpeter’in teorisinin ahlaki çöküşe uğramış bir versiyonudur. Eğer 21. yüzyılın ekonomisi gerçekten “yaratıcı” olacaksa, önce yıkımın romantizmini terk etmeli, ardından yeniliği “onarıcı adaletin dili”ne çevirmelidir.
Yaratıcılığın yeni tanımı artık basittir:
“İnsanı zenginleştirmeyen yenilik, sadece yıkımın estetik bir biçimidir.”
Kaynakça Önerileri
- Schumpeter, J. A. (1942). Capitalism, Socialism and Democracy. New York: Harper & Brothers.
- Aghion, P., & Howitt, P. (1992). A Model of Growth through Creative Destruction. Econometrica, 60(2), 323–351.
- Howitt, P. (2025). Innovation, Inclusion, and the Dynamics of Human Welfare. Stockholm: Nobel Lecture.
- Naomi Klein (2007). The Shock Doctrine: The Rise of Disaster Capitalism.
- Mariana Mazzucato (2018). The Value of Everything: Making and Taking in the Global Economy.
- Joseph Stiglitz (2020). People, Power, and Profits.

