Karakter geliştirme ve seviye atlamalı oyunlar: hayatın içindeki gelişim süreçlerini taklit ederek tasarlanmıştır. Meslekler, yetenekler, görevler ve ödüller vardır. Yeni bir karakterin oluşturulması ve sıfırdan ileriye doğru olan gelişimi: bir çocuğun doğumu, ergenlik dönemi, eğitim süreci ve yetişkinliğini yaşamasına benzer. Peki hayatı bir oyun gibi düşünürsek eğer: “Biz neyiz?”
Hayat denen oyun biz yokken de mevcuttu. O halde oyunu yapan biz değiliz. Oyunu tasarlayan ve geliştiren birisi olmalı. Kimdir? Oyunu geliştirmekteki amacı nedir? Bilmiyoruz.
Oyun benzetmesinde iki yapı daha mevcuttur. Bunlar: oyunu oynayan oyuncu ve oyunun içinde oynatılan karakter.
Çevresel etkilerin insan hayatı üzerindeki muazzam etkisi tartışmasızdır. Bunlar: makro ölçekte olup, insan tarafından değiştirilmesi imkansızdır. İnsanın fiziksel özelliklerinin ve zihinsel yapısının tamamı: çevresel etkilerin sonucunda şekillenmiştir. Genetik özellikler, çevresel koşullara uyum sağlayacak şekilde; aktif veya pasif duruma geçmektedir.
Çevresel etkiler ve insanın kendisi: oyunu oynayan oyuncu ve oyunun içinde oynatılan karaktere yapısal olarak benzemektedir. Peki insan bu ikiliden hangisi olabilir? Bu soru eski çağlarda çokça sorgulanmıştır. Kadim kaynaklarda şöyle geçmektedir: “Hayat bir oyunsa: oyunun sahibi ben değilim. Çevresel etkiler tarafından yönlendirildiğim için: oyuncu da ben değilim. Ben, oyunun içinde oynatılanım.”
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.