Bu cümle sizi şaşırtmış olabilir ama ben bir hikâyecinin doğduğuna inanıyorum. Günümüzün iki hikâyecisini tanıma şerefine eriştim. Bunlardan ilki Cemil Kavukçu. İlkokulu, ortaokulu ve liseyi İnegöl’de okudum. Cemil Bey’in kardeşi Sinan arkadaşımdı ve evlerine sık sık girip çıkardım.
İkinci olarak bahsedeceğim kişi, benim de doğduğum kent olan Mustafakemalpaşalı Kemal Selçuk. Kemal Selçuk, başarılı bir hikâyeci olarak kabul ediliyor. Kendisi aynı zamanda ülkemizde “Novella” olarak bilinen kısa roman türünün önde gelen temsilcilerinden biri.
Sayın Dilek Özipek Donduran’ın ilk romanı olan Labirent Bul Beni, Dağhan Gülegeç Yayınları arasında Ekim 2020’de İstanbul’da yayımlanmış. Kitabı elime alıp okumaya başladığımda, itiraf etmeliyim ki 13.-14. sayfalarda biraz irkildim. Bu iki sayfa, okur üzerinde vazgeçirici bir etki bırakabilecek cinsten. Ancak bu iki sayfayı bir geçebildikten sonra, Dilek Hanım okuru bambaşka bir dünyanın içine çekiyor. Kitabı bitirdiğimde ise tek bir şey söyleyebilirim: “İyi ki okumuşum!” Siz de farklı ve etkileyici bir okuma deneyimi arıyorsanız, Labirent Bul Beni’yi mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Yazar, mekan olarak Bursa’yı seçmiş ve kahramanlar olarak üç kadını belirlemiş. Züleyha, Zeliha ve Zühal’in yolu Simya Kitabevi’nde yazar tarafından kesiştiriliyor.
Yazar, güzel bir kurguyla kahramanlarının öykülerini ustaca kesiştiriyor. Bu üç kadının iç dünyalarını, eş ve aşklarıyla, çevreleriyle olan ilişkilerini okuyucuya inanılmaz bir şekilde hissettiriyor. Kahramanlar, çevreleriyle de bir hesaplaşma içine giriyorlar ve sonunda hepsi Uludağ yolunda bir villada bir araya geliyorlar. Kitap, merak uyandıran bir finalle son buluyor.
Kitabı bitirdikten sonra Kemal Selçuk’a götürüp okuyup değerlendirmesini istedim. Kemal Selçuk, “Kitabı beğendiğini ve yazarın okunmaya devam etmesi gerektiğini” söyledi.
Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.