ESOGÜ Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalında öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdüren. Prof. Dr. Hilmi Özden, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Felsefe Bölümünü de bitirmiştir. Prof. Özden, ESOGÜ Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (ESTÜDAM) kurucu müdürlüğünü de yürütmektedir.
Kitapta “Türk romanlarına geçmeden önce göç kavramı ve göçün Türk tarihinde önemi ve yeri gösterilmiştir. Tarihle büyük bağı olan tarihî romanların değerlendirilmesinde bu ön bilgiler önemli olmaktadır. Bu nedenle birinci bölümde göç kavramı, göçler ve Türk tarihindeki örnekleri değişik kaynaklar taranmıştır. Göç romanları, tarihî bir roman olarak ele alınmalıdır. Roman bir sanat eseri olarak kurgusal bir nitelik de taşımakla birlikte, tarih edebiyatı, edebiyat tarihi geliştirmeye ve güçlendirmeye devam eder. Göç romanlarının amacı sadece dünü anlatmak değil, yarının insanlarını bilinçlendirmek ve tarihi coğrafyasını inşa etmektir. Türk tarihindeki göçler; Balkan, Kırım, Kafkasya ve diğer Türk yurtlarından Anadolu coğrafyasına göç yahut sürgünlerin tarihsel boyutları, nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte ele alınmıştır. Bununla beraber Kırım ve Kafkasya’dan Asya’nın farklı bölgelerine yapılan Türk halklarının sürgünleri de incelenmiştir. Bu bölümdeki detaylı açıklamalardaki amaç, romanlar incelenirken, okuyucunun tarihî gerçekliği de fark etmesine katkıda bulunmaktadır.” (s.27-511)
Türk Edebiyatından Kimlerin Zorunlu Göç/Sürgün Romanları Seçilmiştir
Göç, bir olgu olarak sınıflandırılmalara tabi tutulmuştur:
Dış göç-iç göç, istisnaî göç-kitle göçleri yahut serbest veya zorunlu göçlerdir. Bu göçleri ortaya çıkaran sebepler; savaşlar, Türk topluluklarına yapılan zulümler, etnik temizlik vb. birçok etkene bağlıdır. Türk edebiyatından seçilen zorunlu göç/sürgün romanlarından Cengiz Dağcı, Emine Işınsu, Samiha Ayverdi, Sevinç Çokum, Mehmet Niyazi, Osman Çelik, İlhan Selçuk, Ahmet Yorulmaz, Asuman Güzelce, Hasan Kayıhan gibi yazarların eserleri incelemeye dâhil edilmiştir. Yazım sırasında zorunlu göç ve sürgün kavramları zaman zaman birbirinin yerine kullanılmıştır. Yazarların eserlerinde psikolojik ve sosyolojik temaların ağırlığı farklı oranlarda bulunmaktadır. Kimi yazar sembollere başvururken, kimi yazarlar da eseri literal bir anlam içinde okuyucu ile paylaşmaktadır.
Çalışmanın problemi olarak ortaya şu çıkmaktadır:
Ele alınan psikanalitik ve sosyolojik temaların bütün romanlarda incelenmesi mümkün değildir. Zira, göç olgusu ile ilgili psiko-sosyolojik kavramlar romanların hepsinde aynı ağırlıkta bulunmamaktadır. Bir diğer problem ise, yıllardır Türkiye coğrafyasının etrafında devam eden savaşlar sonucu süregelen göç gerçeğinin, sosyologları, tarihçi, sanatçı ve siyasetçileri göç konusunun edebiyat alanını da ilgilendirmeye uzun bir süre devam edeceğidir. Bilindiği gibi “göç” yüzyıllardır insanlığı meşgul etmeye devam etmektedir. Bu çalışma göç olgusuna ve onun getirdiği değişikliklere katkı sağlamaya yöneliktir. Zorunlu göçü ele alan roman, hikâye ve benzeri sanat türlerinin çoğunluğu gayet sade bir dili seçmişlerdir. Bunun nedeni, eserlerin yazarlarında sanatsal kaygılardan çok, tarihî gerçeği yaşandığı gibi okuyucuya aktarma duygu ve düşüncesinin hâkim olmasıdır.
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.