Köşe Yazıları

Baba Sözü

Yaşam her canlıya bir şey öğretir. Temelinde yaşamda kalabilme, neslini sürdürebilme, korunma gibi gerekçeleri olsa da, bütün canlıların bir öğrenme şekil ve süreçleri vardır.

Canlılar içinde evrim geçirerek, farklı bir süreç yaşayan insanın en önemli bir özelliği ise, diğer canlılardaki yöntemlere ek olarak, “insan OKUR” da!… Bu özelliği ile bütün canlılardan çok farklı bir yerdedir.

Diğer canlılardan bir başka öğrenme özelliği ise, eğitilmesidir. Bu ailede, okulda, iletişim içinde olduğu insanlar ile olduğu gibi farklı deneyimlerin özetlenmesi ile de olur.

Devlette memuriyete başlayalı bir kaç yıl olmuş ama çalıştığım kurum ve yeri geriği genelde bir çok kişinin uzun yıllar içinde gelebileceği bir konuma gelmiş ve sorumluluklar üstlenmiştim.

Bir gün bir Bakanım, benden konumum gereği bir işi, “şöyle şöyle yap” diye bana talimat verdi. Ben de verilen talimatı not ederek makamıma geldim ve bunun bana verilen talimata uygun olarak yapılıp, yapılamayacağını, bilinen yasal yollardan başka neler yapılabileceğini yasa kitaplarını, resmi gazeteleri tarayarak araştırdım.

Benim çalıştığım birim bakanlığın ilgili bir birimi, Bakanın bana talimat verdiği iş ise, Bakanlığın Merkez birimlerinin görevi ama daha sonra çıkabilecek maddi sorun ve yükümlülüklerinden dolayı, benim gıyabımda, karar vermişler ve benim yapmam istenmiş.

Aslında bürokrasi kendi haline bırakılır, düzgün ve güvenilir işler yapması istenir ise, her işin yasalara uygun bir yapım şekli ve yolu vardır. Yani “mevzuat hazretleri” iş bilmememin bir yoludur.

Ben bir gün sonra sayın Bakanın Makamına çıktım ve bana verdiği talimatı ancak benim belirleyeceğim yöntem ile yaparsak ben o işi yapabileceğimi, yoksa diğer birimlerden arkadaşların kendilerini sorumluluklarını bana yüklediklerini, bunun da doğru olmadığını, her birim kendine düşen görevi yaparak ben de, bana verdiği talimatı yerine getirebileceğimi söyledim.

Bir Müsteşar yardımcısı ve birkaç Genel Müdürü çağırdı ve bana durumu açıklamamı istediler. Ben de kimin ne zaman ne yapması gerektiğini bir iş akış çizelgesi ile anlattım.

Gelenler, hem sayın Bakana eksik bilgi verdiklerini kabul etmemek, hem de sorumluluk üstlenmemek için itiraz ettiler. Ben de mevcut durumum da diretince, sayın Bakan bana, o zaman seni görevden alırım, dedi.

Ben de, nasıl isterseniz deyip, odama gidip, odamı topladım ve bir gün sonra gelecek haberi bekledim. Neyse, Adakale sokaktan, bir alt sokağı olan Ataç sokakta yeni bir birime sürgün görevlendirmem oldu.

Acı haber tez yayılır. Bir kaç gün sonra, Annem ve Babam haberi duymuşlar, Ankaraya geldiler. Onların endişesi, benim bir çılgınlık yapıp, memuriyetten istifa etmem idi.

Neyse, olanları anlatınca Babam rahatladı.

Ben artık bilinen çalışma saatleri içinde işe gitmiyordum, nasıl istersem ona göre. Bir gün sonra Babam ile Ankara Kurtuluş Parkında yürüyüşe çıktık, orada neler olduğunu anlatınca, o da mutlu oldu.

Bir masaya oturup, çaylar da gelince, keyifle bana “aferin, iyi yapmışsın” dedi. Sonra da “kendine güvenmen iyi de, yalnız yaptığını, ne söylediğini de iyi bil”, dedi.

Tabi laf lafı açtı ve konu dağıldı gitti. Sonra da birileri ve bir şeyler için laf ederken, yaptığına, söylediğine çok dikkat etmen gerekir; “Birisinin Anasına laf ederken, Anana güvenmen gerekir” dedi.

Bu söz beni çok etkiledi. Evet çok doğruydu, hani anlatırlar ya, adamın birisi, bir başkasına “Ananı umumhanede görmüşler” demiş. Adam da kim görmüş, deyince, lafı söyleyen “Anam görmüş” demiş.

Tabi o da lafı yapıştırmış, “Ulan Anan çok muhterem bir kadın da, ne işi varmış umumhanede”!..

Nasıl bir çok ürünün genetiğiyle oynanarak değiştirildi ise, sokaklarda aile terbiyesi, etik, görgüden nasibini almayan insanlar ile dolmaya başladı. İnsanların doğruları, yanlışları değişti, ilke, terbiye ise unutulup gitti.

Ailelerin, ebeveynlerin, yakın çevrelerin yeni nesillere vereceği çok önemli ders ve deneyimler var, yoksa sokaklarda savrulan bu gençler ile bu ülke bir yere varamayacağı gibi, onların da yaşayacakları güzel bir yarınları yok, olmayacak da!..

Bu yüzden genci, yaşlısı, aileleri, ebeveynleri, öğretmenleri, hocaları, imamları artık akıllarını başlarını alıp, iki kere düşünüp, geceleri banklarda bira şişeleri ile sabahlayan gençleri görüp, hem kendileri için bir şey yapmalıdırlar, hem bu gençlere güzel bir gün ve gelecek hazırlamak ile sorumlu iktidarı ve siyasileri uyarmaları gerekmektedirler.

Yoksa, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” demenin vakti çoktan geçmiş, ortalık yılan kaynar olmuş, dikkat etsinler de kuyruğuna basmasınlar.


Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir

Yazar


Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.

Bir Yorum Yazın

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen ücretsiz abone olun.

Okumaya Devam Edin

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.

Detaylı bilgi için Gizlilik ve Çerez Politikamız sayfasını inceleyebilirsiniz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Makale Arşivi olarak, sizlere değer katacak bilgileri sürekli araştırıyor ve en güncel makaleleri sizinle paylaşıyoruz.
Bu platformu ayakta tutan en önemli destek, reklamlardan elde edilen gelirlerdir. Reklamlarımızı, sizlere en iyi deneyimi sunmak adına, mümkün olan en az rahatsız edici şekilde yerleştirmeye özen gösteriyoruz. Sizden ricamız, bu değerli içeriği sürdürebilmemiz için reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olmanızdır. Desteğiniz, gelişmeleri size ulaştırmaya devam etmemize katkı sağlayacaktır.