Bizi Birileri mi Kandırıyor Biz mi Kanıyoruz?

Önyargılı olmayı sevmem ama bilgisizlik ve cehalet sonuçta ihanete varıyorsa, onu da hoş görecek kadar aklı kıt olamayız her halde. İyi niyet güzeldir de, birden fazla yanıltıldı isen, saf ve salak olmanın da bir sınırı olmalı; hele olay ya da konu daha geneli ilgilendiriyor ve sen de farkında isen!…

Elbette ki Dünyada yanılmayan kimse yoktur. Herkesin bir yerde, birilerince yanıltıldığı, kandırıldığı onlarca olay ve konular da vardır.

Hatta Anadolu’da derler ki “İnsan beşer, kuldur şaşar”!.. “Beşer”, varlık ekseninde hem erkek hem de dişi anlamı içeren, insan türünü tanımlamak için kullanılan bir sözcüktür.

Lafı uzatmadan gelelim bugüne, “20 Temmuz”a.

Yine Anadolu’da eskiler derler ki “hafıza-i beşer nisyan ile malüldür”. Yani, insan hafızasının sakatlığı, eksikliği unutmasıdır, bir başka söylem ile unutkanlık, bir insanlık halidir.

Peki, insan denilen bu canlının hafızası, kolayca yanıltabilir mi? Bilgi, ne kadar sık yinelenir ya da kullanılır ise, o kadar kalıcı olur. Bu durumda hafızamız, sınırsız ölçüde bilgiyi çok uzun süre saklayabilir.

Örneğin bugün “20 Temmuz” tarihimizde neler yaşandı, desek kaç kişi çok yaygın bilinen şunları anımsayabilir!..

İsterseniz çok derine dalmadan tarihimizden başlayalım.

20 TEMMUZ,

1936, bugün bütün emperyal devletlerin şikayet edip, “yeni İstanbul boğazı projesi gibi, sandırmalara direnen, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senetlerinden birisi, “Montrö Boğazlar Sözleşmesi”nin bugün imzalandığını anımsadık mı?

Ya da bu sıralar çok gündemde olan bir bölgede, 1951 yılında bugün Ürdün Kralı I’inci Abdullah’ın, Cuma Namazı sırasında bir Filistinli tarafından öldürüldüğünü.

Hele hele gökyüzünde dronların dolaştığı bugün için, 1969’da ilk kez insanlı bir uzay aracının (Apollo 11) Ay’a ulaştığını ve Astronot Neil Armstrong’un, Ay’a ilk ayak basan insan olduğunu.

Ve ve ve 1974’ün 20 Temmuz’unda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Garantörlük Anlaşması’nın 3’üncü maddesine dayanarak, Yunan etnik zulmüne karşı Türk soydaşları korumak için gerçekleştirdiği, KIBRIS BARIŞ HAREKATINI!..

Hele hele bugünün iktidar sahipleri ataları Necmettin Erbakan’ın 2001 yılında “Saadet Partisi”ni kurduğunu anımsarlar mı!..

Daha acısı henüz geçmeyen ve yarası kapanmayan ERGENEKON DAVASI’NIN 2009 yılının bugünü başladığını.

“Terörsüz Türkiye” denilen, henüz çoğu kişinin bir anlam veremediği süreç, 2015 yılında Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 34 kişi öldüğü, 100’den fazla kişi yaralandığı bombalı intihar saldırının yaralarını sarabilecek mi?

Evlerinde Nineleri, Dedeleri olmayan, onlar ile birlikte yaşamayan ya da “Saatli Maarif Takvimi’ni bilmeyenler bilmez, bu günün “Gün Dönümü” olduğunu ve Fırtınasının başlayacağını.

Bu laf kalabalığından sonra gelelim “Eğitim Kurumları”mıntıka dönem arası tatil programlarına.

Açtım M.E.Bakanlığı İnternet sayfasını, geldim “2025-2026 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI TAKVİMİ” açıklamasına. Bu açıklama ne zaman yapılmış 15 Mayıs 2025 ve saat 15:58.

Orada ne yazıyor, “Okullarda birinci dönem, 8 Eylül Pazartesi başlayacak ve 16 Ocak 2026 Cuma günü sona erecek.” Başka, bir de “Birinci dönem ara tatili, 10-14 Kasım arasında yapılacak”.

15 Mayıs 2025’de bu program belli, sanırım iyi niyetli ve duyarlı yurttaşlardan bazıları bunu fark edip, sanal ortama dökünce, işi bu işleri izlemek ve süreçleri yönetmek olanlar da derin uykudan uyanmışlar ve ses getirmişler, ne zaman? Zamanını bilemem ama Bakanlık 18 Temmuz 2025’de saat 18:23’te şu basın açıklamasını yapıyor.

“Bazı basın yayın organları ve sosyal medya mecralarında yer alan “2025-2026 eğitim öğretim yılı çalışma takviminde 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün 1. dönem ara tatili kapsamına kasıtlı olarak alındığı” şeklindeki haberlere ilişkin aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür.

………

Kaldı ki 2024-2025 eğitim öğretim yılı 1. dönem ara tatili 11-15 Kasım 2024 tarihleri arasında olup 10 Kasım, pazar gününe denk geldiğinden Bakanlığımızca “10-16 Kasım aralığındaki Atatürk Haftası birinci ara tatile denk gelmesi nedeniyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının hatırlanacağı bilimsel toplantı, konferans, sergi, yarışma, tiyatro gibi anma etkinliklerinin 4-8 Kasım’da gerçekleştirileceği; 10 Kasım Pazar günü ise öğrenci, öğretmen, eğitim kurumu yöneticisi ve velilerin katılımıyla anma etkinliklerinin düzenleneceği”ni içeren yazı, 81 il valiliğine gönderilmişti. 2025-2026 eğitim öğretim yılında da anma etkinlikleri aynı kapsamda gerçekleştirilecektir.”

Ben kişisel olarak katılmasam da, muhalefetin yetkililerin uyması bir yana, Bakanlığın şu notu da bence çok anlamlı:

“2025-2026 eğitim öğretim yılı takvimi, 15 Mayıs 2025 tarihinde yayımladığı halde bugün gündem yapılması, Bakanlığımıza yönelik sürdürülen iftira ve karalama kampanyasının bir parçası niteliğinde olup, bu durumu milletimizin yüce vicdanına havale ediyoruz.”

Duyarlı Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları ve Atatürkçülerin anlamlı çıkışlarını ben de desteklerim ama görevleri bu süreçleri denetlemek olan, hatta “gölge bakan” olduklarını sananların bu “duyarlılıklarına” ya da duyarsıznlıklarına söylenecek ne olabilir ki!..

İş işten geçtikten sonra “homurdanmanın” hiç kimseye bir yararı yoktur. Tabi sevgili yurttaşlarımı da bu “duyarlı sisyasileri” seçtikleri için KUTLARIM!..

Sonuçta birileri bizi kandırıyor, biz de inanıyoruz ve kanıyoruz. Acaba bunlar KİM?