Atatürk’ün en çok mücadele verdiği reformdur. Abdullah Erdoğan, “Atatürk’ün, Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye tefsir ve tercüme ettirmesini dinen uygun değil diye eleştirenler vardır. Araplığı Müslümanlığın özü saydıkları için bu düşüncede olanlar, ideal Müslüman olmanın yolunu madem Tanrı bütün kullarını Arap yaratmadı o halde kültür bakımından Arap gibi yaşanmalıdır düşüncesini savunmaktadırlar. Bu düşünce çok yanlış ve İslâm dininin özüyle bağdaşmayan bir tutumdur. Eğer İslâm dini Arapça dışında bir dille ibadete izin vermiyorsa bir Arap dinidir. Evrensel bir din değildir. İslâm inancında, İslâm dini insanlığa gönderilen son din olduğuna göre bütün insanlığa gönderilmiş evrensel bir dindir. Ayet ve surelerin Arapça olması Hz. Muhammed’in kendi ırkına kendi dilleriyle dini tebliğ edebilmesi içindir. Harfler ve kullanılan dil amaç değil araçtır. İnsanlar fiziki ihtiyaçlarını karşılamada farklı araçlar kullanabiliyorsa manevi ihtiyaçlarını gidermede de farklı bir dili araç olarak kullanabilirler.”
22 Mayıs 1926’da Bursa Türk Ocağı’nda Kur’an’ın Türkçeleşmesi fikri olduğunu ileri sürmüştür: “Arkadaşlar, öteden beri fikrimi işgal eden bir husus var. Kur’an Türkçeye tercüme edilmeli midir? Yoksa edilmemeli midir? Bunu birçok kişiye soruyorum. Kimisi muvafıktır diyor. Niçin muvafıktır diyorum, izah edemiyor. Kimisi de hayır muvafık değildir diyor. Onlara niçin muvafık değildir diyorum, onlar da beni ikna edici bir cevap veremiyor. Velhasıl şimdiye kadar beni tatmin eden cevap bulamadım. Bilmem sizler bu konuda ne fikirdesiniz?”
Ardından herkes bir cevap düşünmeye başlıyor. Atatürk ise Hafız Ahmet Karaboncuk’un yanıtını beğeniyor. Karaboncuk: “Muhterem Gazimiz, Arzu buyurduğunuz cevabı Kur’an bizzat diliyle veriyor. ‘İnna enzel nühü Kuran’en Arapbiyen leak lekküm takliüm.” Atatürk ayetin mealini sorunca şöyle açıklamıştır: “Bu ayet diyor ki: Biz Kur’an’ı Arap kavmine indirdiğimiz için Arapça indirdik. Yoksa başka dillerde de indirebilirdik. Sebebi de Kur’an’ı yalnız okumak değil, manasını da anlamamız içindir.” Ardından Atatürk: “Hakikaten bu cevap beni tatmin etti. Çok memnun oldum,” demiştir. Kur’an’ın Türkçeleşmesi sonucunda bugün bazı yalanlar ortaya çıkmıştır. İddiaya göre Atatürk, Arapça Kur’an’ı yasaklamıştır(!)
Buna yanıtı ise Hacı Nimet Camii Hatibi Ercüment Demirer şu şekilde veriyor: “…Eğer Atatürk, Kur’an’ın aslının okunmasını yasaklamış ve sadece Türkçe olarak okunmasını uygulamış olsaydı, biz de bir Müslüman olarak bunu Kur’an’a bir müdahale olarak kabul eder, tenkit ederdik.” Sinan Meydan ise dinsel açılımlarla konuyu “Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın ‘Tarih Tezleri’ne’ El-Cevap” isimli eserinde değerlendirmiştir.
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.