Eskiden basit suçlara bulaşan şahıslar emniyet güçleriyle karşı karşıya gelmekten imtina ederlerdi. “Sakın ola emniyetle bir sorun yaşamayayım” düşüncesiyle hareket ederek temkinli davranırlardı.
Günümüzde ise kolluk kuvvetlerine yönelik her geçen gün yeni bir saldırı veya katletme olayına şahitlik ediyoruz. Bu durumun başlangıç noktası, AK Parti hükümetinin “Avrupa’nın talebi” gerekçesiyle muhtemelen 2009 senesinde, cinsel istismar başta olmak üzere “basit suç” kapsamındaki cezaları yaklaşık üçte bir nispetinde azaltmasıdır. Bununla da yetinilmeyip, kadınlara karşı işlenen fiillerde yaş sınırı 16 seviyesine çekilmiştir. Asıl üzücü taraf ise mevcut muhalefet partilerinin de bu kanuni düzenlemelere onay vermiş olmasıdır.
Söz konusu düzenlemeler kafi gelmemiş olacak ki, geride bıraktığımız çeyrek asırda 30 ile 40 arasında infaz indirimi düzenlemesi hayata geçirildi. Aynı zaman zarfında tam 6 defa da “Varlık Barışı” uygulaması yürürlüğe sokuldu.
Sonuç olarak medyadan takip ettiğiniz üzere, hemen hemen her katilin ya da her zorbanın bir suç makinesine dönüştüğünü görüyoruz. Bu vaziyet şaşırtıcı mı? KESİNLİKLE DEĞİL; çünkü suç odağı haline gelen kişiler, kendilerine verilen cezaların üçte birlik dilimini dahi tamamlamadan hürriyetlerine kavuşuyorlar.
Bir başkasını darp edip yaralayan veya hastanelik duruma getiren kimseler, mevcut yasalar çerçevesinde savcılık makamına dahi sevk edilmeden salıverilmektedir. Ancak olay bir şekilde medya organlarına yansırsa tutuklama kararı veriliyor.
Özellikle yolsuzluk iddiaları başta gelmek üzere, pek çok güncel habere yönelik “Yayın yasağı” kararları peş peşe alınmaktadır.
Mevcut durumda gündemde olan yeni af ve infaz düzenlemesiyle, deprem felaketinde inşa ettikleri binalar insanlara mezar olan müteahhitler de dahil olmak üzere, yaklaşık 50 bin ile 135 bin arasındaki suçlunun tahliye edileceği dile getirilmektedir.
Ne diyelim? SİZ İSTEDİNİZ. HEP BERABER YAŞAYACAĞIZ.

