Köşe YazılarıKültürSanat

Son Bahar Rüzgarları

Bir zamanlar nerede sonbahar rüzgarı/ları denildiğini duysak, hemen usumuza Yıldırım Gürses’in “Son Mektup” albümünden, “Sonbahar rüzgarları” şarkısı ve “Düşen bir yaprak görürsen beni hatırla demiştin/ Biliyorsun seni ben sonbaharda sevmiştim” dizeleri gelir, mırıldanırız.

Artık zaman mı değil yoksa, doğal olmayan bir şekilde bizler mi, çevre mi, her şey mi değişti de aklımıza hep bir hüzün, hazan ve yıkım geliyor, anlamdım gitti.

Hemen hemen aynı yıllar Alpay’ın, “Tatil geldiği zaman/ Ağlarım ben inan/ Gidiyorsun işte/ Arkana bakmadan/ Nasıl geçer bu yaz, … … …” diye süren, “Eylül’de gel” şarkısının sözleri gelir aklımıza.

Sonbahar ve eylül biraz hüzün kokar; solan, düşen ve dökülen yapraklar, yazın yorgunluğu ve her şeye karşın bir umut ile her şeye yeniden başlamak ve yaşamak gelirdi.

Ya Cahit Sıtkı’nın şu dizlerine ne demeli:

“Zamanla nasıl değişiyor insan!/ Hangi resme baksam ben değilim:/ Nerde o günler, o şevk, o heyecan?/ Bu güler yüzlü adam ben değilim/ Yalandır kaygısız olduğum yalan.”

Evet ya, demek ki yaşamın kargaşası ve gel gitleri her zaman varmış.

“…. Dante gibi ortasındayız ömrün./ Delikanlı çağındaki cevher,/ Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,/ Gözünün yaşına bakmadan gider”e ne demeli!..

Dante 1265’de Floransa’da (bu günkü İtalya) doğmuş, şair ve siyasetçi olarak bilinir. En bilinen yapıtı ise, ahirete (ölümden sonra gidilecek yer) yapılan yolculuğu anlattığı “İlahi Komedya”dır.

Cahit Sıtkı, her ne kadar 46 yaşında sonsuzluğa uğurlandı ise de, belki de Dante’nin üç ciltlik Cehennem, Araf (Cennet ile Cehennem arası) ve Cennet’ten etkilenerek, “otuz beşi” yolun yarısı saymıştır.

Doğanın da her zaman insanlar gibi baharı, yazı, güzü, kışı olur, eser savurulur.

Hatta bunların kuzeyden esenine YILDIZ, güneyden esenine KIBLE, doğudan esenine GÜNDOĞUSU, batıdan esenine GÜNBATISI, kuzeydoğudan esenine POYRAZ, kuzeybatıdan esenine KARAYEL, güneydoğudan esenine KEŞİŞLEME, güneybatıdan esenine ise de LODOS denilir.

Bu sonbaharda da havalar bir garip esip, savruluyor.

Artık rüzgar türbinleri, güneş panelleri, HES’ler ne var ise sermayenin işine yarayan, çevre bozulacakmış umurlarında bile değil. Hele hele kömür, mermer, maden diye diye ormanlar, zeytin ağaçları, ormanlar yok ediliyor, üç beş çevreci dışında kimin umurunda ki!..

Sakın bunlar yeni dünya düzeninin vebaları, salgınları olmasın. Çünkü tarihte Dünya çapında kaydedilen en büyük hastalıklar, VEBA salgınları olmuştur.

Antoninus Vebası ya da diğer adıyla Galen’in Vebası, M.S 165 ile 180 yılları arasında Roma İmparatorluğu’nu etkisi altına almıştır. Çiçek/ Kızamık kaynaklı olduğu düşünülen hastalık, İmparatorlar Lucius Verus ve Marcus Aurelius döneminde yaşanmış ve her ikisi de hastalık sırasında hayatını kaybetmiştir. Hanedanlığın ismi olan Nerva-Antonine’den dolayı “Antonine Vebası” olarak adlandırılan salgın ile yaklaşık 15 milyon insanın hayatını kaybetmiş ve Roma İmparatorluğu sosyal ve askeri yapısında derin sarsıntılar yaşamıştır.

ilk büyük salgın hastalık olarak kabul edilen Jüstinyen Vebası ise, 541-549 yılları arasında ortaya çıkmış, 30 ila 50 milyon arasında insanın ölümüne yol açtığı tahmin edilmektedir. Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis (İstanbul), Sasani İmparatorluğu (bu günkü İran) ve Akdeniz çevresindeki liman kentleri üzerinde yıkıcı etkiler bırakmıştır. Salgın sırasında İmparator Jüstinyen de hastalığa yakalandıñğından, hastalığa/salgına onun adı verilmiş, Roma İmparatorluğu’nu da siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak derinden etkilemiş ve sarsmıştır.

Dünya genelinde, nüfusa oranla en fazla can kaybına yol açan yaygın hastalıkların ilkini 1347’de Kara Veba Salgını olarak görüyoruz. Tarihçiler 75 ila 200 milyon arasında insanın ölümüne neden olan Kara Veba, dünya nüfusunda %17 ila %54 oranında azalmasına neden olmuş ve Orta Çağ Avrupasının sosyal, ekonomik ve kültürel yapısı kökten değişmiştir.

Tarihte en uzun süren veba salgını olarak kabul edilen ve 1855’de Çin’in Yunnan şehrinde başlayan veba salgını1960 yılına kadar sürmüş ve yaklaşık 12 milyon insanın hayatını kaybetmiştir.

Dünya çapında Birinci Dünya Savaşının ardından başlayan ve 40 ila 50 milyon insanın ölümüne sebep olan İspanyol Gribi’nin öyküsü ise bir başka garipliktir.

Çiçek Hastalığı olarak anılan ve Dünya Sağlık Örgütü’nün yaklaşık 56 milyon insanın ölümü üzerine 1967’de küresel bağlamda aşılama kampanyası başlattığı hastalık 1980’lerde tamamen yok edilmiştir.

Yaşadığımız dönemde dünyayı derinden etkileyen bir başka virüs hastalığı da AIDS’dir. Afrika kökenli olarak 1980’lerde ortaya çıkan ve HIV virüsünün neden olduğu ölümcül bir bağışıklık sistemi hastalığı olup, dünyanın farklı yerlerinde yaklaşık 35 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur. En belirgin sonucu insanların bağışıklık sistemini zayıflatarak enfeksiyonlara ve bazı kanser türlerine karşı savunmasız hale getirmesi olmuştur.

Günümüz Dünyasını ve insanlığını sarsan, etkileyen en son virüs salgını ise 2019 yılı sonlarında Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve solunum yolu enfeksiyon8una yol açan COVID-ol19 virüs hastalığıdır. Dünya Sağlık Örgütü, 30 Ocak 2020’de COVID-19’u “Küresel Halk Sağlığı Acil Durumu” ilan etti ve hastalığı resmi olarak pandemi (küresel salgın) olarak tanımladı. Yaklaşık 7 ile 30 milyon arası kişinin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor.

Bir zamanların şarkılarının bile bir tadı varmış, ya şimdi Yonca Evcimik, “bandıra bandıra ye beni” derken, Ankaralı Turgut, “Kaymak Lazım”, Banu Alkan “neremi, neremi” ile uzayıp gidiyor.

Acaba diyorum, romantizmi bitirdiler ve yeni bir dünya kurdular da, bizim mi haberimiz yok, bütün bu olanlar ondan mıdır, nedir.

Ekonomik kriz bir yandan, siber saldırıve yeni dünya düzen, senaryoları bir yandan, su krizi, savaşlar, dünyayı yöneten liderlerin karizması.

Neler olmuş, sonrası neler olmuş!… Dünya ne krizler yaşamış ve halk neler, şimdi de neler oluyor, neler olacak, farkında mıyız!..


Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir

Yazar


Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.

Bir Yorum Yazın

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen ücretsiz abone olun.

Okumaya Devam Edin

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.

Detaylı bilgi için Gizlilik ve Çerez Politikamız sayfasını inceleyebilirsiniz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Makale Arşivi olarak, sizlere değer katacak bilgileri sürekli araştırıyor ve en güncel makaleleri sizinle paylaşıyoruz.
Bu platformu ayakta tutan en önemli destek, reklamlardan elde edilen gelirlerdir. Reklamlarımızı, sizlere en iyi deneyimi sunmak adına, mümkün olan en az rahatsız edici şekilde yerleştirmeye özen gösteriyoruz. Sizden ricamız, bu değerli içeriği sürdürebilmemiz için reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olmanızdır. Desteğiniz, gelişmeleri size ulaştırmaya devam etmemize katkı sağlayacaktır.