Türk milleti, tarih boyunca tatlı ve şekerle karmaşık bir ilişki içinde olmuştur. Bu bağ, göçebe yaşamın disiplininden yerleşik kültürlerin zenginliğine uzanan bir yolculuğu yansıtır. Ünlü seyyah İbn Battuta’nın 14. yüzyıl gözlemleri, bu mesafeli duruşu çarpıcı şekilde ortaya koyar.
İbn Battuta’nın Gözünden Türklerin Tatlıya Bakışı
14. yüzyılın ünlü gezgini İbn Battuta, seyahatnamesinde Türklerin tatlı tüketimine karşı tutumunu detaylı anlatır. Orta Asya’da gözlemlediği üzere, Türkler tatlı yemekten kaçınır ve bunu ayıp sayardı. Battuta şöyle aktarır:
“Tatlı yemek Türkler tarafından ayıp karşılanır. Ramazan ayında Sultan Özbek’in huzurunda bulunuyordum. Arkadaşlarımın hazırladığı tatlıdan sundum. Sultan yalnızca parmağıyla dokunup tattı, bir daha elini sürmedi!”
Battuta, Türk mutfağını da betimler: Ekmek yerine “dûkî” adlı darı bazlı yemekler, etle pişirilen çorbalar, yoğurt ve kımız. Tatlı ise sofralarda yer almazdı. “Burhani” gibi hamur işleri yoğurtla tüketilir, şekerli ürünler ise tamamen dışlanırdı. Sultan Özbek’in bir kapı kuluna tatlı yedirme teşebbüsü bile reddedilir: “Beni öldürsen de yemem!” cevabı gelir. Bu, tatlının göçebe Türkler için ne kadar uzak olduğunu gösterir.
Şekeri Bilmek Ama Kullanmamak
Türkler şekeri bilirdi, ancak tüketmezdi. 8. yüzyılda İpek Yolu üzerinden Türkistan’a bolca şeker ulaşır, ticaret yapılırdı (Priscilla Mary Işın, Gülbeşeker: Türk Tatlıları Tarihi, YKY, s. 27). Konar-göçer yaşamda enerji veren ama rehavet yaratan tatlılar, savaşçı ruhla uyuşmazdı. Şeker üretimi tarıma dayalı olduğundan, Türk mutfağında süt, yoğurt, et ve tahıl hakim olurdu. Tatlı, “yerleşik lüks” olarak görülürdü.
Dönüm Noktaları: Yerleşik Hayat, İslâmlaşma ve Etkileşimler
Türklerin tatlıya yaklaşımı, yerleşik hayata geçiş ve İslâmlaşmayla değişti. Orta Asya’dan Anadolu’ya göç, yeni alışkanlıklar getirdi. İslamiyet’in etkisi büyüktü: Hz. Muhammed’in bal, hurma ve helva tüketimi, hadislerdeki teşvikler (tartışmalı olsalar da) buzları eritti.
İran ve Arap etkileşimi de rol oynadı. Abbasiler döneminde Türk sofralarına şekerli yiyecekler girdi. Büyük Selçuklularla baklava, sütlaç, helva ve şerbet gibi tatlılar gelişti veya ortaya çıktı.
Tatlıların Evrimi:
- Göçebe Dönem: Tatlı yok, sade ve enerjik beslenme.
- Yerleşik Dönem: Dini ve toplumsal ritüellerde tatlılar yer alır.
- Anadolu Etkisi: Bereketli topraklar, zengin mutfak çeşitliliği.
Günümüzden Geçmişe Bakış: Tatlılar Kültürel Sembol Oldu
Atalarımız, cenk dolu hayatta rehavetten kaçınır, mutfağı disiplinle şekillendirirdi. Bugün Türk mutfağının yıldızları olan tatlılar, bir zamanlar “ayıp”tı; şimdi ise kimliğin parçası.
Ancak obezite ve diyabet gibi modern tehditler karşısında, atalarımızın sade yaşamına dönmek umudu taşıyoruz. Sağlıklı beslenme, dinamizmi korur.




