PsikolojiSağlık

Afet Direncinde Yeni Dönem: Halk Sağlığı Davranış Modelleri Hayat Kurtarıyor

Son yıllarda yaşanan küresel ve yerel afetler, felaket yönetiminin sadece teknoloji ve mühendislik çözümleriyle sınırlı kalmadığını, aynı zamanda bu olaylara karşı gösterilen davranışsal tepkilerin de ne kadar belirleyici olduğunu ortaya koymaktadır. Japonya gibi deprem ve tsunami hazırlığı konusunda en gelişmiş sistemlere sahip ülkelerde bile, halkın bireysel önlemleri yeterince benimsememesi, bu teknolojik altyapının etkinliğini sınırlamaktadır.1 Örneğin, Japonya’daki konutların yalnızca %90’ı depreme dayanıklı iken, mobilyaların devrilmesini önleyecek basit önlemlerin alınma oranı %40’ın altındadır.1 Bu durum, afet yönetimini salt bir altyapı ve teknoloji meselesi olmaktan çıkarıp, bireysel ve toplumsal davranışsal bir sorun olarak ele alma ihtiyacını gündeme getirmektedir. Bu rapor, afet hazırlığı için halk sağlığı alanında uygulanan davranış değişikliği modellerinin nasıl bir paradigma değişimi yaratabileceğini detaylandırmaktadır.

Afet Hazırlığındaki Davranışsal Engeller: Neden Hazırlığı Erteliyoruz?

Afetlere hazırlık konusunda bireylerin isteksizliği ve eylemsizliği, çeşitli psikolojik ve sosyo-ekonomik faktörlere dayanmaktadır. Bu engelleri anlamak, etkili hazırlık stratejileri geliştirmek için kritik öneme sahiptir.

Düşük Risk Algısının Gizli Tehlikesi: “Bana Bir Şey Olmaz” İnancı

İnsanlar, bir afetin kendi yaşamlarına yönelik doğrudan bir tehdit oluşturduğu düşüncesini içselleştirmekte zorlanmaktadır. Bu durum, yaygın bir şekilde “bana bir şey olmaz” inancına yol açmaktadır. Bu bilişsel çarpıtma, daha önce afet deneyimi yaşamamış kişilerde özellikle belirgin hale gelmektedir.2 Çanakkale’de yapılan bir anket çalışması, bu durumu somutlaştırmaktadır. Ankete katılanların %69,5’i ilde bir afet tehlikesi olduğunu düşünürken, %17,6’sı bu tehlikenin varlığına inanmamakta, %12,3’ü ise bu konuda kararsız kalmaktadır.3 Bu veriler, tehlikenin farkında olmak ile bu tehlikeye karşı eyleme geçmek arasında önemli bir boşluk olduğunu göstermektedir. Tehlikenin varlığına inanmayan veya emin olamayan yaklaşık üç kişiden biri, proaktif önlemler alma konusunda doğal olarak isteksiz olacaktır. Bu, afet direncini inşa etme çabalarının önündeki en büyük psikolojik engellerden biridir.

Ekonomik ve Sosyal Engeller: Hazırlık Sadece Bilgiyle Mi İlgili?

Afet hazırlığının önündeki engeller sadece algısal değil, aynı zamanda somut ekonomik ve sosyal faktörlerden de kaynaklanmaktadır. Düşük gelirli ve sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı gruplar, geçim sıkıntısı, barınma ve sağlık sorunları gibi günlük kaygılar nedeniyle afet hazırlığına odaklanamayabilirler.2 Bu durum, yapısal ve ekonomik eşitsizliklerin, afetlere karşı kırılganlığı artırdığını açıkça göstermektedir. Afet riski, toplumun zayıf kesimleri için sadece bir felaket olasılığı değil, aynı zamanda sürekli bir ekonomik baskıdır. Bu gruplar için afet hazırlığı, günlük hayatta önceliklendiremedikleri bir lüks haline gelebilir. Dolayısıyla, etkili afet hazırlık kampanyaları, farklı sosyo-ekonomik katmanların özgün ihtiyaçlarına ve sınırlılıklarına göre özel olarak tasarlanmalıdır. Örneğin, pahalı deprem sensörleri veya ekipmanları yerine, evdeki mevcut malzemelerle uygulanabilecek düşük maliyetli ve pratik önlemlerin vurgulanması, bu engellerin aşılmasına yardımcı olabilir.

Halk Sağlığı Kampanyalarından Öğrenilen Dersler: Başarı Stratejileri

Davranış değişikliği, halk sağlığı alanında onlarca yıldır başarılı bir şekilde uygulanmaktadır ve bu alanda elde edilen deneyimler, afet hazırlığı için değerli bir yol haritası sunmaktadır.

Davranış Değişikliğinin Gücü: Sigarayı Bırakmak Mümkünse, Hazırlanmak da Mümkün

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) “sağlıklı yaşam” çağrısı ve yerel sağlık otoritelerinin sigara bırakma, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi teşvik etme yönündeki sürekli çabaları, davranış değişikliğinin toplumsal ölçekte başarıya ulaşabileceğini kanıtlamıştır.1 T.C. Sağlık Bakanlığı’nın “Erken Teşhis Hayat Kurtarır- Meme Kanseri Taramanızı Yaptırın” gibi kampanyaları, hedef kitleye ulaşmada ve somut sonuçlar elde etmede etkili olmuştur.6 Bu kampanyaların başarısı, yalnızca bilgilendirme mesajları yaymakla kalmayıp, aynı zamanda sosyal pazarlama 7, sosyal destek 9 ve teşvik mekanizmalarını 1 stratejik olarak kullanmalarından kaynaklanmaktadır. Korku tabanlı mesajların aksine, sosyal pazarlama, afet hazırlığını bir toplumsal norm ve pozitif bir yaşam tarzı seçimi olarak çerçevelemekte ve davranış değişikliğini kalıcı hale getirebilmektedir.

Vaka Analizi: Başarıyı Getiren Adımlar

Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktiviteyi teşvik eden modeller, hedef belirleme, kendini izleme ve problem çözme gibi temel adımları içermektedir.9 Bu yöntemlerin ne kadar etkili olduğu, bireysel başarı hikayelerinde de gözlemlenmektedir. Örneğin, bir sigara bırakma hikayesi, arkadaş çevresinin sağladığı sosyal desteğin ve belirlenen hedeflerin kişisel motivasyonu nasıl güçlendirdiğini göstermektedir.11 Bu tür kişisel deneyimler, teorik bilgiyi somut bir örneğe dönüştürerek, benzer stratejilerin afet hazırlığı için de uygulanabileceğini göstermektedir. Mahalle temelli grupların veya “akran destek” ağlarının oluşturulması, bireysel motivasyonu ve topluluk direncini artırabilir, böylece afet hazırlığı daha ulaşılabilir ve sürdürülebilir bir eylem haline gelebilir.

Uygulama Adımları: Afet Hazırlığını Bir Alışkanlığa Dönüştürmek

Halk sağlığı modellerinden ilham alan afet hazırlığı, somut ve uygulanabilir adımlarla günlük yaşamın bir parçası haline getirilebilir.

Evdeki Güvenlik: Küçük Adımlarla Büyük Fark Yaratmak

Afet öncesi alınacak basit önlemler, bir felaket anında hayat kurtarıcı olabilir. Evdeki mobilyaların duvara sabitlenmesi, ağır eşyaların alçak raflara yerleştirilmesi ve düşebilecek nesnelerin kaldırılması gibi yapısal olmayan önlemlerin önemi, Japonya örneğindeki düşük uygulama oranları ile vurgulanmaktadır.1 Japonya gibi bir ülkede bile mobilya sabitleme oranının %40’ın altında olması, bu basit adımların bile yaygın bir şekilde benimsenmediğini göstermektedir. Bu nedenle, kampanyalar bu basit eylemleri hedeflemeli ve bunları “sağlıklı ve güvenli bir yaşam tarzının” doğal bir parçası olarak sunmalıdır. Ayrıca, afet sonrası ilk 72 saat için hayati öneme sahip olan deprem çantası hazırlığı, temel bir davranış değişikliği hedefi olarak belirlenebilir.13

Teşvik Mekanizmaları ve Topluluk Katılımı: Hazırlık Bir Sosyal Norma Dönüşüyor

Bireyleri pasif bilgi alıcısı olmaktan çıkarıp aktif katılımcılar haline getirmek için teşvik mekanizmaları kullanılabilir. Afet tatbikatlarına katılımı artırmak amacıyla hediye çekleri veya puanlar gibi ödüllerin verilmesi, davranışsal ekonominin güçlü bir aracıdır.1 Bu yaklaşım, afet hazırlığını sadece “zorunlu bir görev” olarak değil, aynı zamanda “faydalı ve ödüllendirilen bir aktivite” olarak yeniden çerçevelendirir. Bu sayede, toplumsal katılım artırılabilir ve hazırlık, zamanla bireysel bir sorumluluktan öte, bir sosyal norm haline gelebilir.

Çok Paydaşlı İşbirliği: Afet Yönetimi ve Halk Sağlığı Kesişimi

Başarılı bir afet direnci sistemi, kurumlar arası işbirliğine dayanmaktadır. Afet öncesi, sırası ve sonrası faaliyetlerin koordinasyonu, toplumsal refahın sürdürülebilirliği için hayati önem taşımaktadır.

Kurumsal Roller ve Koordinasyon: Kriz Öncesi Güç Birliği

Türkiye’de afet yönetimi, AFAD gibi merkezi bir otorite tarafından koordine edilse de, sistemin gücü kurumlar arası işbirliğinde gizlidir.14 Türkiye Afet Müdahale Planı (TAMP) kapsamında, Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi kurumlar, afet sonrası sağlık ve psikososyal destek hizmetlerini sunmak için işbirliği yapmaktadır.16 Ancak, halk sağlığı ekiplerinin kriz sonrası müdahalelerin ötesinde, kriz

öncesi “hazırlık” ve “risk azaltma” aşamalarına daha fazla entegre edilmesi gerekmektedir.18 Tıpkı bir aşı kampanyasında olduğu gibi, halk sağlığı personeli, afet öncesinde topluma yönelik risk bilgilendirme ve davranış değişikliği eğitimleri vererek proaktif bir rol üstlenebilir.

Bu çok paydaşlı işbirliğinin önemini vurgulamak için aşağıdaki tablo, farklı kurumların afet döngüsündeki rollerini özetlemektedir:

Faaliyet AşamasıKurumFaaliyet Alanları
HazırlıkAFADEğitim, tatbikatlar, risk haritalama, afet kültürü oluşturma 14
Sağlık BakanlığıHalk sağlığı kampanyaları, psikososyal destek programları 5
Aile ve Sosyal Hizmetler B.Toplumsal psikososyal destek kapasitesini artırma 16
MüdahaleAFADArama-kurtarma faaliyetleri, koordinasyon ve lojistik 19
Sağlık BakanlığıTıbbi müdahale, psikiyatrik muayene, ilk yardım 17
Aile ve Sosyal Hizmetler B.Psikososyal destek ve saha çalışmaları, bireysel görüşmeler 16
İyileştirmeAFADGeçici barınma, altyapı onarımı ve lojistik destek 19
Sağlık BakanlığıKronik sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği, psikososyal destek hizmetlerinin devamı 17
Aile ve Sosyal Hizmetler B.Toplumun normal yaşama dönüşünü kolaylaştıracak uzun vadeli çalışmalar 18

Küresel İşbirliğinin Işığında: UNDRR ve DSÖ Örneği

Kurumlar arası işbirliği sadece yerel bir çaba değildir; küresel düzeyde de benzer bir dönüşüm yaşanmaktadır. Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Ofisi (UNDRR) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) arasında daha fazla işbirliği çağrıları yapılmaktadır.1 UNDRR, afet yönetiminden risk yönetimine geçişi savunarak, sürdürülebilir kalkınmanın ancak afet direnciyle mümkün olacağını vurgulamaktadır.21 Bu küresel vizyon, Türkiye’deki kurumlar arası işbirliği modelinin de uluslararası bir perspektifin parçası olduğunu göstermektedir. Türkiye’deki kurumlar, mevcut işbirliği modellerini bu küresel yaklaşımla uyumlu hale getirerek, afet risk azaltma çabalarını daha da güçlendirebilir ve sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilir.

Sonuç: Geleceğe Yönelik Bir Öngörü ve Çağrı

Bu makale, afetlere karşı dirençli bir toplum inşa etmenin en iyi yolunun, en etkili teknoloji değil, en doğru davranış değişikliği olduğunu göstermektedir. Halk sağlığı alanında elde edilen başarılar, afet hazırlığının sadece bir görev değil, aynı zamanda bireysel ve toplumsal refahı artıran bir yaşam biçimi haline getirilebileceğini kanıtlamaktadır. Binaların güçlendirilmesi kadar, zihinlerin ve alışkanlıkların da güçlendirilmesi, afet direncini maksimize etmek için kritik öneme sahiptir. Bu, sadece bir risk azaltma meselesi değil, binlerce hayatı kurtarma potansiyeli taşıyan bir yaşam kurtarma stratejisidir.1

Geleceğe yönelik çağrımız, kurumların, bireylerin ve tüm toplumun bu yeni paradigmayı benimseyerek harekete geçmesidir. Afet hazırlığı, korku ve endişe yerine, proaktif ve bilinçli bir yaşam tarzı seçimi olarak yeniden tanımlanmalıdır. Bu yeni yaklaşım, daha güvenli, daha dirençli ve daha sağlıklı bir toplumun temellerini atacak ve gelecek nesiller için daha umutlu bir dünya yaratacaktır.


Kaynakça


Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir

Yazarlar


Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.

Bir Yorum Yazın

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu

Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen ücretsiz abone olun.

Okumaya Devam Edin

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.

Detaylı bilgi için Gizlilik ve Çerez Politikamız sayfasını inceleyebilirsiniz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Makale Arşivi olarak, sizlere değer katacak bilgileri sürekli araştırıyor ve en güncel makaleleri sizinle paylaşıyoruz.
Bu platformu ayakta tutan en önemli destek, reklamlardan elde edilen gelirlerdir. Reklamlarımızı, sizlere en iyi deneyimi sunmak adına, mümkün olan en az rahatsız edici şekilde yerleştirmeye özen gösteriyoruz. Sizden ricamız, bu değerli içeriği sürdürebilmemiz için reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olmanızdır. Desteğiniz, gelişmeleri size ulaştırmaya devam etmemize katkı sağlayacaktır.