Haçlı Seferleri ve cihat kavramları, tarih boyunca genellikle dini motivasyonlarla açıklanmıştır. Ancak bu olaylara daha yakından bakıldığında, altında yatan sınıf ve zümre çatışmalarını görmek mümkündür. Bu makalede, geleneksel dini bakış açısını bir kenara bırakarak, tarihsel bağlamda bu mücadeleleri inceleyeceğiz.
Tarihsel Perspektiften Haçlı Seferleri ve Cihat

Geleneksel anlatılarda, Haçlı Seferleri İsa Mesih adına yürütülen kutsal savaşlar olarak sunulurken, İslami fetihler de Allah’ın kelamını yayma amacıyla yapılmış gibi gösterilir. Hristiyanlar Müslümanları “sarazen” olarak nitelendirirken, Müslümanlar da Hristiyanları “gavur” olarak görür. Ancak bu çatışmalar, salt dini nedenlere indirgenemez. Tarihsel incelemeler, bu olayların sınıf ve zümre mücadeleleri olduğunu ortaya koyar.

Örneğin, bu savaşlar sadece Müslüman-Hristiyan çatışması olarak algılansa da, Haçlı ordularında Müslüman savaşçılar yer almış ve Hristiyan krallıklar Müslüman devletlerle ittifak kurmuştur. Bu durum, dini sınırların ötesinde çıkar odaklı ilişkileri gösterir.
Haçlı Ordularındaki Müslüman Unsurlar ve İttifaklar
Tarihi kaynaklar, Haçlı Seferleri sırasında beklenmedik işbirliklerini belgeler. 1296 yılında Leon ve Navarre Hristiyan krallıkları, Kastilya’ya karşı Berberi Muvahhid Hanedanlığı ile ortaklık yapmıştır. Bu, dini düşmanlığın yerine siyasi ve askeri çıkarların ön plana çıktığını kanıtlar.

Fred Donner ve Antoine Borrut’un 2016 tarihli “Christians and Others in the Umayyad State” kitabında, Emevi Devleti’nde gayrimüslim unsurların rolü detaylıca ele alınır. Kitapta, Müslüman fetih ordularında Hristiyan savaşçıların bulunduğu belirtilir. Bu eser, Türkiye’de henüz çevrilmemiş olsa da, tarihsel gerçekleri aydınlatır.
638 yılındaki Raşidun Halifeliği’nin Bizans’a karşı savaşlarında da Hristiyan Arap kabileleri Müslüman tarafında yer almıştır. İyad bin Nizar kabilesi Bizans’a sığınsa da, diğer Hristiyan Araplar Raşidun ordusuna katılarak Bizans’ı yenilgiye uğratmıştır. Bu örnekler, dini aidiyetin savaş kararlarında belirleyici olmadığını gösterir.

İç Çatışmalar ve Din Dışı Motivasyonlar
Cemel ve Sıffin Savaşları gibi olaylar, Müslümanlar arası çatışmalardır ve dini gerekçelerden ziyade güç mücadelelerini yansıtır. 1071 Malazgirt Savaşı’nda ise Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz Türkleri, etnik bağlar nedeniyle Selçuklu tarafına geçmiştir. Bu, ırk kardeşliğinin din kardeşliğinden üstün geldiğini vurgular.
Malazgirt zaferi, Abbasi Halifesi tarafından kutlanırken, Fatımi Halifesi matem tutmuştur. Fatımiler, Haçlı Seferleri sırasında bile Haçlıları Suriye’ye davet ederek Müslümanlar arası rekabete öncelik vermiştir.
İkinci Haçlı Seferi’nde Sicilya Kralı II. Roger’in Norman donanmasında Müslüman Arap askerler bulunması, sınıf temelli çatışmaları öne çıkarır. Benzer şekilde, Ragusa Cumhuriyeti 1365’te Osmanlı himayesine girerek Hristiyan rakiplerine karşı Müslüman ittifakı kurmuştur. 16. yüzyılda Hint Deniz Savaşları’nda Ragusalılar, Portekizlilere karşı Osmanlı saflarında savaşmıştır.

Osmanlı Dönemi ve Hristiyan Dünyasındaki Örnekler
Ankara Savaşı’nda Yıldırım Bayezid ve Timur, her ikisi de Müslüman olmasına rağmen karşı saflarda yer almıştır. 1453 İstanbul Kuşatması’nda Osmanlı ordusunda Hristiyan gönüllüler varken, Bizans’ı savunan Osmanlı şehzadesi Orhan Çelebi gibi figürler dikkat çeker.
Fatih Sultan Mehmet’in Akkoyunlularla, Yavuz Selim’in Safevilerle ve Memlüklerle savaşları, aynı dine mensup devletler arası mücadelelerdir. Hristiyan dünyasında ise Yüzyıl Savaşları ve I. François’nın Osmanlı’dan yardım istemesi, dini sınırların önemsizliğini gösterir.
Napolyon’un Hristiyan Ragusa’yı işgal etmesi, II. Balkan Savaşı’nda Hristiyan Balkan devletlerinin Bulgaristan’a saldırması gibi olaylar, sınıf ve zümre rekabetlerini vurgular.
Dünya Savaşları ve Modern Örnekler
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya yardım eden Hintli Müslümanlar ve Senusi Tarikatı gibi unsurlar olsa da, Şerif Hüseyin ve Suudlar İngilizlerle işbirliği yapmıştır. İran’ın İtilaf Devletleri saflarında yer alması, İslam birliğinin olmadığını gösterir. Benzer şekilde, Hristiyan devletler hem İtilaf hem İttifak bloklarında yer almıştır.
II. Dünya Savaşı’nda Tito’nun Müslüman Yugoslavları cepheye sürmesi ve karşılarında Nazi saflarında Türkistanlı lejyonerlerin olması, dini motivasyonların yetersizliğini kanıtlar. 1990’larda Gagavuz Türkleri, Ermenilere karşı Azerbaycan saflarında savaşmayı tercih etmiştir.
Sonuç: Tarihsel Bakışın Önemi
Bu örnekler, Haçlı Seferleri ve cihatın dini kılıf altında sınıf, zümre ve milliyet mücadeleleri olduğunu ortaya koyar. Tarihsel perspektiften bakmak, bu olayları daha doğru anlamamıza yardımcı olur. Bu yaklaşım, günümüz çatışmalarını da aydınlatabilir.
- Tarihsel Gerçekler: Dini savaşlar olarak görülen olaylarda çapraz ittifaklar yaygındır.
- Sınıf Çatışmaları: Güç ve çıkar mücadeleleri ön plandadır.
- Milliyet Etkisi: Etnik bağlar bazen dini aşar.




