İslam mimarisi, tarih boyunca İslam’ın yayıldığı coğrafyalarda, özellikle Arap dünyasında, Müslüman çoğunluklu ülkelerde ve Avrupa’nın bazı bölgelerinde (İspanya, Portekiz, Bosna-Hersek, Bulgaristan gibi) kendine özgü bir estetik ve işlevsellik sunmuştur. Geometrik desenler, kubbeler, sivri kemerler ve hat sanatıyla bezeli bu mimari, hem dini hem de seküler yapıları kapsayan geniş bir yelpazede gelişmiştir.
İslam Mimarisinin Kökenleri ve Özellikleri
İslam Mimarisinin Kökenleri
7. yüzyılda İslam’ın ortaya çıkışıyla başlayan İslam mimarisi, Müslüman toplulukların inançlarını fiziksel olarak ifade etme çabasının bir yansımasıdır. Bu mimari tarz, günümüze kadar varlığını sürdürmüş ve farklı kültürlerle etkileşimle zenginleşmiştir.
Temel Özellikler
İslam mimarisi, camilerle özdeşleşse de saraylar, kaleler, medreseler, hamamlar ve konutlar gibi çok çeşitli yapıları içerir. İslam mimarisinin belirgin unsurları şunlardır:
- Minareler: Namaz vaktini duyurmak için inşa edilen yüksek kulelerdir. İç merdivenleri ve estetik tasarımlarıyla dikkat çeker.
- Kubbeler: Pandantif adı verilen desteklerle kare veya dikdörtgen mekanlara yerleştirilen kubbeler, mozaik süslemelerle estetik bir görünüm kazanır.
- Mukarnas Tonozlar: Petek veya sarkıt benzeri desenleriyle iç mekanlara derinlik ve zarafet katar.
- Kemerler: At nalı, sivri, taraklı ve ogee kemerler, İslam mimarisinin ayırt edici özelliklerindendir.
- Geometrik ve Bitkisel Desenler: Mozaik karolar, hat yazıları ve bitkisel motifler, dekorasyonda sıkça kullanılır.
- Maşrabiye: Ahşap kafes pencereler, mahremiyet ve iklim kontrolü sağlar; bazen dekoratif amaçla kullanılır.
- Dış Mekan Unsurları: Bahçeler, avlular ve sütunlu açık salonlar, İslam mimarisinde önemli bir yere sahiptir.


İslam’ın Doğuşu ve Mekân İhtiyacı
Mekke Dönemi
İslam’ın ilk yıllarında Müslümanlar, henüz güçlü bir topluluk olmadığından, ibadetlerini Daru’l-Erkam gibi evlerde gerçekleştiriyordu. Bu dönemde özgün mimari eserler inşa edilememişti.
Medine Dönemi (Hicret, 622)
Medine’ye hicretle birlikte Müslümanlar, toplumsal, dini ve siyasi ihtiyaçlarını karşılayacak mekanlara ihtiyaç duydu. Bu dönemde İslam şehir mimarisinin temelleri atıldı.

Medine’de İlk İslam Yapıları
Mescid-i Nebevî
- Kuruluşu: Hz. Muhammed’in Medine’ye hicretinden hemen sonra inşa edildi.
- Özellikleri: İbadet, eğitim, yönetim ve topluluk merkezi olarak işlev gördü.
- Mimari Tarzı: Hurma dallarından çatılar ve kütüklerden direklerle sade bir tasarıma sahipti. Zamanla genişletilen bu yapı, tüm cami mimarisi için bir model oldu.

Suffa
Mescid-i Nebevî’nin bir bölümü olan suffa, İslam’ın ilk eğitim kurumu olarak kabul edilir. Sahabeler burada Kur’an öğrenir, ilim meclisleri düzenlerdi. Aynı zamanda kimsesiz Müslümanların barınma yeriydi ve medrese geleneğinin temelini oluşturdu.
Medine Modelinin Önemi
Medine, İslam şehir planlamasının ve mimarisinin temelini oluşturdu. Merkezde cami, çevresinde pazar ve evlerle şekillenen bu model, toplumsal düzeni ve birlikte yaşama kültürünü yansıttı. Medine Vesikası, Hz. Muhammed’in liderliğinde farklı toplulukları bir araya getiren bir mutabakat olarak, şehir düzeninin temelini oluşturdu.
- Hisbe ve Şurta: Hisbe teşkilatı iyiliği emredip kötülüğü men ederken, Şurta asayişi sağladı.
- Pazar: Hz. Muhammed tarafından belirlenen Müslüman pazarı, Yahudi pazarına alternatif olarak kuruldu ve ekonomik bağımsızlığı destekledi.
- Mezarlık: Ölüm gibi hayatın bir gerçeği için Hz. Muhammed tarafından mezarlık yeri belirlendi.
Bu düzen, Müslüman toplumunun tarım ve ticaretle şekillenen bir “işletmeler toplumu” olarak gelişmesini sağladı. Muhacir ve Ensar arasındaki kardeşlik bağı, ekonomik ve sosyal düzeni güçlendirdi.
İslam Şehirlerinde Mimari Unsurlar
Cami/Mescit: Şehrin merkezinde yer alır; ibadet, eğitim ve yönetim faaliyetlerinin merkeziydi.
Pazar (Suq): Caminin yanında, ekonomik hayatın kalbiydi.
Darü’l-İmare: Yönetim merkezi olarak zamanla camiden ayrıldı.
Evler: Mahremiyete önem veren, avlulu ve içe dönük yapılar.
Kale ve Sur: Fetihlerle birlikte şehir savunması için önem kazandı.
Kabirler: Hz. Muhammed’in kabrinin Mescid-i Nebevî’de yer alması, türbe geleneğinin başlangıcı oldu.
İslam’ın Yayılışı ve Mimari Gelişim
Erken Dönem: İslam mimarisi, sade ve işlevseldi. Fetihlerle birlikte Roma, Bizans ve Pers mimarisinden etkilendi.
Emevîler Dönemi (661-750): Kudüs’teki Kubbetü’s-Sahra (691) ve Şam Ulu Camii (715) gibi ihtişamlı yapılar ortaya çıktı. Türkistan ve İber Yarımadası’ndaki fetihler, İslam mimarisini yeni kültürlerle tanıştırdı.
Abbâsîler Dönemi (750-1258): Bağdat ve Samarra gibi şehirlerle planlı ve geniş ölçekli mimari gelişim yaşandı.
Sonraki Dönemler: Selçuklu, Osmanlı, Safevi ve Babür gibi medeniyetler, Anadolu, Balkanlar, Hindistan ve İran’da cami, medrese ve saraylarla İslam mimarisini zirveye taşıdı. İspanya’da Antoni Gaudí gibi mimarlar, 19. yüzyılda İslam üslubundan ilham aldı.
Sonuç
İslam’ın doğuşuyla Medine’de başlayan mimari, sadelik ve işlevselliğe dayanıyordu. Medine modeli, cami merkezli şehir planlaması ve toplumsal düzen anlayışıyla İslam mimarisinin temelini oluşturdu. Fetihler ve kültürel etkileşimlerle zenginleşen bu mimari, kubbeler, minareler ve geometrik desenlerle dünya çapında bir medeniyet mirası haline geldi.