Birkaç gün önce çip sektörüne dair uzun yıllar devam eden sessizliğini bozan ve Amerika-Çin teknoloji savaşını daha da kızıştırabilecek bir duyuru yapan Huawei, Ascend yapay zekâ çipleri ve Kunpeng sunucu çipleriyle alakalı zaman çizelgelerini detaylandırmıştı.
Dünya çapında yapay zekâ çipleri dendiğinde baskın oyuncu olarak artık sağır sultanın dahi malumu olan Nvidia’yı hedef almaya dönük Çin tarafından son haftalarda arka arkaya adımlar atılırken son olarak pazartesi günü Çinli yetkililerin ülkelerinde geçerli olan anti-tekel yasasını ihlal etme suçlamasına hedef olan Nvidia’ya ait olan yapay zekâ çiplerinin satın alımının durdurulması ve yapılmış olan mevcut siparişlerin iptal edilmesi yönünde üst düzey teknoloji şirketlerine Çin yetkililerince talimatlar verildi. Bu hamleye karşı Nvidia CEO’su Jensen Huang ise hayal kırıklığına uğradığını söyleyerek karşılık verdi.
Çip sektöründe son süreçte bunlar olup bitedursun Uzakdoğu’nun ejderhası tarafından yerli çip üretimi teşvik edilmekte ve öne çıkarılmakta.
Çip ve yapay zekâ alanlarında başlayan Çin-Amerika mücadelesinin gelecekte başka alanlara da sıçrayacağını belirtmek için kâhin olmaya dahi gerek yok. Zira görünen köy kılavuz istemez.
Öyle ya, neticede Çin ve Amerika birbirleriyle dünyaya hükmetmek için mücadele ediyorlar ki geçmişte doğal kaynaklara, askeri üstünlüğe ve diplomasiye bakan dünya hükümranlığı, bugün giderek teknolojiye bağlı bir faktöre dönüşmeye başlamış durumda. Eskiden süper güç olmak için iyi bir askeri güce sahip olmak, doğal kaynaklara hükmetmek, diplomasiyi iyi idare edip daha küçük çaplı aktörleri nüfuz altına almak altın kurallar iken bugün ise kim teknolojiye hükmederse o dünyaya hükmetmeye hak kazanır hale geldi.
Yani modern dünyamızda ekmek, su gibi vazgeçilmez duruma gelen ve yokluğunda deyim yerindeyse sistemin durma noktasına geldiği teknoloji üzerinden bir üstünlük sağlama ve küresel güç olma mücadelesi verildiği apaçık ortadadır.
İşte bu olanların iki tane aktör gücü var: Çin ve Amerika…
Bu iki dev aktör de bir taraftan mücadelelerine konu olan teknoloji üzerinden küresel hegemonya için savaşırken diğer taraftan da asimetrik bağımlılıkları teşvik ederek, diğer ülkeleri de ekonomik açıdan köle olmaya itmektedirler…
İki dev aktörü şu an itibariyle karşı karşıya getiren teknolojik alanlar ise; yarı iletkenler, yapay zekâ, sentetik biyoloji, kuantum hesaplama ve blok zinciri gibi kritik teknolojilerdir. Bu teknolojilerin tasarımını, geliştirilmesini ve üretimini kontrol etme arzusu da iki dev aktörün rekabetinin sebebi konumundadır.
Bugün bu teknolojik rekabet üzerinden dünya dijital bir neo-soğuk savaşa doğru sürüklenmeye başladı ki daha küçük ölçekli ülkeler de bu rekabette kendine taraf seçmeye zorlanıyor.
Mesela yılların Amerikan müttefiki Suudiler hedef bellediği 2030 Vizyonu çerçevesinde dijital dönüşümünü ileriye taşımayı hızlandırmak adına Çinli teknoloji devi Huawei ile bilişim ve iletişim teknolojileri alanında işbirliği anlaşması için el sıkıştı. 2022 yılının sonlarında varılan ve Riyad’da zaptı imzalanan bu malum mutabakat kapsamında ülkede ultra hızlı geniş bant altyapısı ortaklaşa kurulacak ve akıllı şehirler, nesnelerin interneti, yapay zekâ, oyun, finans teknolojisi, e-ticaret ve blokzincir projeleri üzerinde çalışan yerel dijital işletmeler de bu anlaşmadan istifade edecek ve anlaşmaya imza atan Suudiler ve Huawei bu işletmelere destek olacak.
Bu anlaşma sonrası Huawei, Suudi Arabistan’ı Ortadoğu’daki merkez üssü yapma yolunda yaptığı atılımlara her seferinde yenilerini eklemeye başladı. Nitekim bu atılımlar silsilesi bağlamında 2023 yılı Eylül ayında Huawei, Suudi topraklarında bir bulut veri merkezi açtığını duyurdu.
Yani Suudi Arabistan, Huawei tarafından yapılan çalışmalarla çölün ortasında bir dijital vahaya dönüştürülüyor.
Amerikan müttefiki Suudiler bile bu rekabet ortamı içerisinde Amerika ile stratejik ortaklığını sürdürmesine rağmen Çin adına bir teknoloji partneri olma yolunda ilerliyorsa bu rekabet durumunun tüm dünya ülkelerini de etkilemeyeceğini hiç kimse iddia edemez.
Hakeza Filistinlilerin sosyal olarak toplanıp gösteri düzenleyebildikleri tek kamusal alan durumundaki Şam Kapısı’ndan her an Siyonist İsrail rejimi tarafından Çin patentli Hikvision marka akıllı kameralar vasıtasıyla Filistinlilerce yapılan her şey izleniyor.
Yine Amerika ile yıllarca teknoloji alanında önemli bir ticaret hacmini yakalamış olan İsrail, son yıllarda Çin ile teknoloji alanında önemli bir ticaret hacmini yakalamak suretiyle Amerika’yı Çin’le dengeleme noktasına geldi.
İsrail ve Çin arasında teknolojiye dayalı ilişkiler öyle bir noktaya geldi ki Huawei, İsrail’de Ar-Ge merkezi dahi kurdu.
Ezcümle daha şimdiden Amerika ve Çin arasında teknoloji üzerinden nüfuz elde etme yarışı iyice kızışmış durumda ve dünyanın imparatoru görüp tüm cihanı dilediği gibi dizayn eden Amerika, teknoloji alanında Çin’in adeta dünya patronu haline geldiği hakikatiyle çok acı olarak yüzleşiyor ve diğer kulvarlarda da Çin’in soluğunu ensesinde daha kuvvetlice hissediyor. Ekonomik ve askeri gücüyle dünyaya kök söktüren, savaşlar ve kaoslar çıkararak dünyayı istediği şekilde dizginleyen Amerika, şu anda teknoloji kulvarında kendi hegemonyasına karşı meydan okuyan bir Çin ejderhasıyla karşı karşıya…
Bu tabloda dünya imparatorluğunu Çin’e kaptırmama mücadelesine girişen Amerika, Çin’le başta teknoloji olmak üzere her kulvarda milenyumun neo-Soğuk Savaş’ını başlatmış durumda…
Kısaca ortada geri dönülmez biçimde küresel güç savaşı başlamıştır ve dünyayı çok ilginç gelişmelerin beklediğini bu aşamada söyleyebiliriz. Allah dünyayı ve tüm insanlığı küresel haydutların dalaşından çıkacak zararlardan korusun.
Şimdilik bu kadar kâfi…
Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir
Yazar
