Lahey’deki Barış Sarayı’nda gerçekleşen tarihi oturumda, Uluslararası Adalet Divanı (UAD), İsrail-Filistin meselesine dair danışma görüşünü kamuoyuyla paylaştı. Oturuma katılan diplomatlar arasında Türkiye’yi temsilen Lahey Büyükelçisi Fatma Ceren Yazgan ve TBMM Hukuk Heyeti adına Adalet Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Yüksel’in bulunması, Türkiye’nin uluslararası hukuka ve Filistin halkının haklarına verdiği önemi bir kez daha gözler önüne serdi. Türk heyetinin bu anlamlı katılımı, uluslararası toplum nezdinde yankı uyandırdı.

Uluslararası Adalet Divanı’nın Kararı
UAD, verdiği danışma görüşünde, İsrail’in işgalci güç olarak Filistin topraklarında yaşayan sivillerin temel ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olduğunu vurguladı. Görüş, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nun talebi üzerine hazırlanarak, İsrail’in BM ve diğer uluslararası kuruluşlarla iş birliği yapma zorunluluğunu net bir şekilde ortaya koydu. Kararda, gıda, su, tıbbi malzeme ve yakıt gibi temel ihtiyaçların sağlanması, insani yardımın engellenmemesi ve sivillerin açlığının savaş aracı olarak kullanılmasının yasak olduğu açıkça belirtildi.

Ayrıca, Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin gözaltındaki bireyleri ziyaret etme hakkının korunması, zorla yerinden etme ve sınır dışı işlemlerinin yasaklanması, BM tesislerinin ve çalışanlarının dokunulmazlığına saygı gösterilmesi gerektiği ifade edildi. Mahkeme, BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) hayati rolüne dikkat çekerek, bu kuruluşun çalışmalarının engellenemeyeceğini ve personel ile tesislerinin korunması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin Güçlü Duruşu
Türkiye’nin Lahey’deki temsil düzeyi, hem diplomatik hem de vicdani bir duruş olarak değerlendirildi. Türk heyeti, Filistin halkının haklı mücadelesine destek vererek uluslararası hukuk ve adaletin yanında yer aldı. Bu katılım, Türkiye’nin “adalet ve insanlık” ilkesine bağlılığını bir kez daha kanıtladı. Oturumda, BM Hukuk İşleri Genel Sekreter Yardımcısı Elinor Hammarskjöld ve Filistin tarafının temsilcileri de yer alarak, konunun evrensel önemini vurguladı.
Gazze’deki İnsani Krizin Boyutları
UAD’nin raporunda, Gazze’deki insani dram çarpıcı verilerle ortaya kondu. 8 Ekim 2023’ten bu yana on binlerce sivilin hayatını kaybettiği, yüz binlerce kişinin evsiz kaldığı, hastane ve okulların yıkıldığı belirtildi. Raporda, 541 yardım görevlisi ve 866 BM çalışanının öldüğü, bunların 360’ının UNRWA personeli olduğu kaydedildi. Bu rakamlar, Gazze’deki trajedinin vahametini gözler önüne seriyor.
Kararın Uluslararası Yankıları
Danışma görüşü, uluslararası medyada geniş yer buldu. İsrail makamları, görüşü reddettiklerini ve uluslararası hukuka uyduklarını savunsa da, Filistin’in Hollanda Büyükelçisi Ammar Hicazi, kararın uluslararası hukuk açısından önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etti. UAD, insani yardımın engellenmesinin kabul edilemez olduğunu ve sivillerin korunmasının işgal hukuku gereği zorunlu olduğunu vurguladı.
Sonuç: Adaletin Sesi Lahey’den Yükseldi
Uluslararası Adalet Divanı’nın danışma görüşleri, bağlayıcı olmasa da, uluslararası hukukta yol gösterici nitelik taşır. Bu karar, Filistin’deki insani hakların korunması ve BM kuruluşlarının çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini açıkça ortaya koydu. Türkiye’nin bu süreçteki aktif rolü, adalet ve insanlık adına atılmış güçlü bir adım olarak tarihe geçti. Gazeteciler olarak, bu sesi duyurmaya devam etmek, hepimizin ortak sorumluluğudur.
