
Özbekistan…

Orta Asya’da İslâm’ın girdiği ve kendine yer bulduğu ilk coğrafya olan, pek çok İslâm aliminin, pek çok İslâm evliyasının, pek çok İslâm mücahidinin, pek çok İslâm sahabesinin ve daha pek çok mübarek zâtın ebedî istiharatgâhının bulunduğu, bundan dolayı Orta Asya’da İslâm deyince akla gelen yer olmasıyla tarihteki yerini alan mümtaz bir memlekettir Özbekistan…

Ayrıca Türk tarihine ve dünya tarihine de adını altın harflerle yazdırmış bilginlerin ve ulu hükümdarların da adımını attığı, suyunu içtiği, havasını soluduğu ve nihayetinde ebedî istiharatgâhlarının da yer aldığı kadim bir memlekettir Özbekistan…

İmam Buhârî’den Sahipkıran Emir Timurlenk’e, Kuyluk Ata’dan Zengi Ata’ya, Uluğ Bey’den Kuteybe bin Müslim’e, Hoca Mevlânâ-i Zâhid’den et-Tirmizi’ye kadar pek çok önemli şahsın mührünü vurduğu bir diyardır Özbekistan…

Bugün sözde medeniyetin beşiği diye kendini öne çıkaran Avrupa’nın skolastik düşüncenin bataklığından çıkmaya çalıştığı bir süreçte nice ilim ve teknoloji atılımlarının yapılmasıyla âdeta Orta Çağ’ın Rönesans’ına beşiklik yaparak “Bilim ve Aydınlanmanın Güneş gibi Doğu’dan doğduğu”nun tarihsel olarak kanıtı olan bir coğrafyadır Özbekistan…

Orta Çağ’da pek çok bilimin, ama bilhassa astronomi alanındaki önemli yeniliklerin başlıca merkezlerinden biri olan Özbekistan, sadece İslâm’ın kitleselleştiği bir yer olmakla kalmayıp dünyaya ilim ve bilim yayan bir diyara dönüşmüş olup tıpkı Mimar Sinan’a geometri, cebir çalıştıran hocasının da dediği gibi “Kartal çift kanadıyla uçar, tek kanatlı olsa uçamaz. İnsanın sağ kanadı din ve iman kanadıysa sol kanadı da akıl ve bilim kanadıdır. Bu kanatlardan biri olmadan diğeri tam olarak faydalı olamaz, insanı kanatlandıramaz.” sözünün tam da karşılık bulduğu yer haline gelmişti…
Karahanlılardan Babürlülere kadar bilimsel ve sanatsal faaliyetlerin gerçekleştirildiği, edebiyatta ve bilimsel konularda yaşanan ilerlemenin beşiği olan Özbekistan’da bu çalışmaların zirve yaptığı dönem Timurlular Dönemi olacaktı. Timurlular Devri’nde “Asya Rönesansı”nın merkezi haline gelen Özbekistan’ın bilim ve kültür merkezi haline gelmesini sağlayan atılımların gerçekleştiği dönem Timur İmparatorluğu’nun 4.hükümdarı ve Sahipkıran Emir Timurlenk’in de torunu olan Uluğ Bey’in dönemidir.
İşte bugün de tam olarak Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in yapmaya çalıştıkları da kendisinin hem döneminin seçkin bir bilim insanı hem de devrinin en bilge devlet adamı olarak övdüğü Uluğ Bey’den ilham almanın ete kemiğe bürünmesinden başka bir şey değildir.
Evet, bugün Özbekistan’da ikinci bir Uluğ Bey dönemi yaşanmaktadır ve Özbekistan, o dönemdeki altın çağını tekrar yakalamanın hesabını gütmektedir.
Şimdi Özbekistan’ın tam da güttüğü bu hesaba yönelik atılımlarına bir göz atalım:

Bugün ekonomik yönden gerçekleşen liberalleşme atılımlarından kültürel kulvarda yeniden doğuşa uzanan bir sürecin içerisinden başkenti konumundaki Taşkent başta olmak üzere büyük bir dönüşüm yaşayan Özbekistan, uluslararası çaptaki yerini tekrar konumlandırırken tıpkı Uluğ Bey zamanında olduğu gibi kendini uluslararası lige taşıyacak büyük atılımlar gerçekleştirmekle meşgul. Daha da önemlisi pek çok fonksiyonlarda bağımlı olduğu Rusya’nın özellikle ambargo, enerji koridorları ve Ukrayna’daki savaş bağlamında ilişkilerinde çalkantılar yaşadığı Avrupa ile ilişkilerinde yakınlaşma süreci yaşayan Özbekistan, yine en az Rusya kadar bağımlı olduğu Çin’in dünya jandarmalığı için büyük bir çekişme yaşadığı Amerika ile ilişkilerinde de artık daha cesur adımlar atmayı hedeflerken bu bağlamda ABD’nin İbrahim Antlaşmaları’na imza attırmak istediği Türk cumhuriyetlerinden biri olarak gündemde adından sıkça söz ettirmeye başladı bile.
Ortaklıklarını kademeli olarak şekillendiren Özbekistan için stratejik bir ortak olarak Avrupa arenası öne çıkarken bu süreci hızlandıran gelişme 2016 yılında Şevket Mirziyoyev’in iktidara gelişi olmuştur. Ülkesini iki büyük Avrasya devi olan Rusya’ya ve Çin’e karşı var olan ipotekli durumdan kurtarıp ekonomik ve siyasi kulvarlarda dünyaya açmayı hedefleyen Mirziyoyev, işe öncelikle Özbekistan pazarını liberalleştirmekle başladı. Jet hızıyla başlayan özelleştirmeye dayalı devlet tekelini kırma politikaları, para birimini serbestleştirme ve en önemlisi vergi sisteminin birleştirilmesi gibi adımlar atıldı. Özellikle Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci statüsünde yer almak suretiyle bulunan Macaristan aracılığıyla Avrupa Birliği ile daha cüretkârca işbirliği adımları atılmaya başlandı. Macaristan, Özbekistan-AB ilişkilerinde adeta iki tarafı birbirine çeken bir mıknatıs görevini gördü. Ardından Macaristan’la başlayıp Almanya, Fransa ve İtalya’yı ziyaret ederek Avrupa’nın her tarafına ayak basan Özbekistan lideri Mirziyoyev, devletin yapılanması bağlamında Avrupa Birliği’ndeki statüsü 2005 yılından beri aday ülke konumunda olan ve sığınmacılarla ilgili Avrupalılarla imzaladığı geri kabul anlaşmalarıyla gündeme oturan, aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı’nın amirali konumundaki Türkiye’den destek istedi. Bu bağlamda devletin yeniden yapılandırılması konusunda Özbekistan başkanının kendisinden kıdemli eleman istediğini bizzat Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 2019 yılı Temmuz ayında Bosna dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yayınlarken söylemişti.
Bütün bunların yanı sıra Avrupa Birliği ile ticaret hacmini rekor seviyede genişleten Özbekistan’ın başkenti konumundaki Taşkent de 2024 yılı Kasım ayında Avrupa-Özbek Ekonomik İş Birliği Derneği (EUROUZ) tarafından düzenlenen Avrupa Ekonomik Forumu’na ev sahipliği yaparken Orta Asya’da internet bağlantısını geliştirmeyi hedefleyen adımlar da taraflarca atıldı.

Avrupa-Rusya hattındaki sinir harbine karşın Rusya’ya fazla bağımlı olan Özbekistan’ın Avrupa ile ilişkilerinde âdeta dostluk rüzgarları esedursun Özbekistan-Amerika temasları bağlamında da önemli gelişmeler yaşanmakta. Özellikle de son süreçte.

İbrahim Anlaşmalarına imza atacak Orta Asya Türk cumhuriyetlerinden biri olarak bir süredir adı geçen Özbekistan, şu sıralar Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in New York ziyareti esnasında Boeing ile 8 milyar $ tutarında olan Dreamliner anlaşmasını imzalamasıyla gündemde kendine yer bulmuş durumda.

ABD Başkanı Trump, “harika bir anlaşma” diye övdüğü bu anlaşmanın neticesinde ABD’de 35 bin kişinin istihdam edileceğini belirtirken imzalanan bu anlaşma da Özbekistan’ın ABD ile yaptığı ekonomik iş birliğinin güçlendiğine delalet.
Anlaşma kapsamında Özbekistan Havayolları için Boeing, 22 adet 787 Dreamliner satarken bu anlaşma, Özbekistan havacılığının modernizasyonu açısından da önemli bir olay.
Yine finans, inovasyon, kimya ve enerji gibi konularda işbirliğinin kapıda olduğu Taşkent-Washington ilişkileri, Özbekistan’ın Batı’ya ve küresel sisteme açılan kapısı haline gelmiş durumda.
Yani Özbekistan, Rusya’ya ve Çin’e karşı açıktan sırtını dönmese de, jeopolitik şartları da göz ardı etmeden hassas bir denge siyaseti izleyerek dünya aktörleri arasında kendine iyi bir yer edinmeyi amaçlıyor.
Makaleye Yorum Yaz Rastgele Makale Getir