Antik dönemlerden itibaren insanlar, günlük yaşamlarını düzenlemek ve etkinliklerini zamanlamak için farklı yöntemler geliştirmişlerdir. Bu yöntemlerden biride 18-19. Yüzyılda sıklıkla kullanılan mum saatiydi.
Mum saati, mekanik saat düzeneklerinin henüz yaygınlaşmadığı dönemlerde, özellikle Ortaçağ ve Yeni çağ dönemlerinde sıkça kullanılırdı. Evler, ibadethane ve diğer mekanlarda zamanı takip etmek için mum saatleri kullanılırdı.
Ayrıca, denizciler ve gezginler de gemilerinde zamanı belirlemek için mum saatlerine başvururlardı.
Mum saati, temel olarak içine yerleştirilmiş olan “yassı” adı verilen bir cismi yanarak tüketen bir mumdan oluşurdu. Yassı, belirli bir hızda yanar ve zamanı belirlemek için belirli işaretlerle işaretlenirdi. Böylece, belirli bir süre sonra yassı tükenir ve mum sönererek, zamanın geçtiği belirtilirdi.
Ancak, mumların yanma hızı çevresel faktörlere ve mumun yapısına bağlı olarak değişebilirdi, bu nedenle zamanlama hassasiyeti tam anlamıyla kesin değildi. Bu sebepten dolayı “Yalancının mumu yassıya kadar yanar” ifadesi, halk arasında yaygın olan bir deyimdi.
Bu deyim, “yalancıların sırlarını gizlemek için anlattıkları yalanların, aslında kısa sürede ortaya çıkacağı ve gerçeklerin gün yüzüne çıkacağı” anlamına gelir.
Mum saati, zamanla mekanik saatlerin geliştirilmesi ve yaygınlaşmasıyla kullanımı azalmış ve unutulmaya yüz tutmuştur. Mekanik saatlerin hassasiyeti ve doğruluğu, zamanın daha kesin bir şekilde ölçülmesini sağlamıştır.
“Yalancının mumu yassıya kadar yanar” ifadesi de zaman içinde bugünkü hatalı kullanımı olan “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” şekline dönüşmüştür.
Doğru ifade “Yalancının mumu yatsıya kadar değil, yassıya kadar yanar” şeklindedir.
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.