DoğaGenelKöşe Yazıları

Yapay zekâya mı sığınsak ne yapsak!

İnsan Neden Beklenen Doğa ile Barışık, İnsancıl Yaşam Tarzını Gerçekleştiremedi? Sorun Nerede?

İnsanın bilincinin gelişmesi ve zaman içinde edindiği bilgi birikimi ile hayvanlardan farklı fizyolojik ihtiyaçlarının ötesinde insan olmayı öğrendi. İnsanlığın on binlerce yıllık yaşam deneyiminde bir kısmı doğayı ve kendisini anladığı ölçüde farkındalığını arttırdı ve aydınlandı. Öğrendiği bilgi birikimi ile geliştirdiği temel ereği olan sağlıklı yaşam ve mutluluk için bilimi, teknolojiyi geliştirdi.

Bugün dünyanın kuzey yarım küresine yerleşen topluluklar/devletler eğitim yolu ile sanayi devrimi I,II,III ve IV-0 süreçlerini tamamladılar, bu günlerde Sanayi V-0 sürecini konuşuyorlar. Yapay zekâ, robotları bilgi temelli olarak insanın kolla yapacağı işleri makine gücü ile yapmaktadırlar. Bu arada dünyanın diğer toplumları da bilgi yolu ile gelişmek istemektedirler. Her bir toplum kaynak ve gelir durumları ölçüsünde kendi çapında birtakım teknolojiler satın alarak veya modifiye ederek aletler vs. yapmaya çabalamaktadırlar. Ancak halen suyun başında duran, yaptıkları ile doğayı kirleten, ağaçları kestiren anlayış kendini gelişmiş gören ülke ve toplumlar.

Fakat insan bunca bilgi birikimi ve bilince rağmen doğadan öğrendikleri ile doğaya zarar de verir oldular. Aydınlanma ile insan olma sürecinde iyilik ve kötülük, ahlaklı ve ahlaksız tutumları arasında ayrım yapacak kadar bilgi sahibi de oldu. Ancak yaşananlardan anlıyoruz ki çoğu insan tam olarak aydınlanmanın sağladığı insancıl yaşam anlayışını kendileri ve toplumların yaşam felsefesi olarak yaşatmadılar.

Genelde insanın bilinen zihninde taşıdığı zıtların birliği durumunda çıkarlarına yenik düşerek olumsuz etkileri daha kolay taşıyorlar gibi görülüyor. İnsanın yetersizliklerini aşarak ve özgürleşerek aydınlanma anlayışı ile doğa ile ve hemcinsleri ile birlikte yaşamayı tercih etmesi beklenirdi. Bunu doğanın temel ve zorunlu kuralı barışık yaşayarak sağlayacaktı. Ancak anlaşılan başaramadı.

İnsan aydınlanmasının amacı kar ve başka insanları kendine bağımlı kılmak değil. Tam tersine insanı ve insanca yaşatmak olması gerekirdi. Ancak insanın, insan olma bilinci ile yaşamı kolaylaştırmak için verdiği çabanın günümüzde yerini daha çok bencilliğe, mikro milliyetçiliğe, otoriter siyasi yönetimlere bıraktığı görülüyor.

İnsanın birikimli bilgisi arttı ve çok fazla veri ile doğanın tahrip edildiği ve bunların yaşam üzerindeki etkileri de örnekler ile anlatılıyor. Ona rağmen artan sıcakların etkisini de bildiği halde ağaç kesilmesi orman yangınlarını çıkarabiliyor. Basına yansıyan haberlerde Muğla Akbelen, Kaz dağlarında kömür ve maden alanını genişletmek için ağaçların kesilmekte, Hatay’ın Dikmece tarım arazileri acele kamulaştırma çalışılmaktadır.

İlginizi Çekebilir
Makale Devam Ediyor

Benzer birçok uygulama doğanın sağlıklı gelişmesi kaygısı sınırlı sayıda insanın ajandasında. Diğerlerinin hiçbir haberi ve alakası yok gibi görülüyor. İnsanın bunca bilgiye rağmen halen kömür-petrol yakarak enerji üretmeye kalkmasının altında yatan etken kar ve insanı, insana daha fazla bağımı kılmaktır diye düşünürüm.

Artan iklim değişimlerinin daralttığı yaşam alanları insan eliyle gittikçe daha da zorlaşmaktadır. Günümüzde artan iklim krizi etkileri gelecekte insanlığı daha çok zorlayacağı aşikâr. Atmosferdeki karbonu tutacak ve ortamı soğutacak olan ağaçları kesmekte, doğayı tahrip etmekte. Daha fazla sera gazını emen sular ve okyanustaki biyoçeşitliliği azaltmaktadır. Birleşik kaplar prensibi veya Sebep-sonuç ilişkileri içinde bugün doğa insanın ürettiği teknolojiler sonucu kirlenmekte, iklim krizlerini de tetiklenmektedir. Bilinen bu durum akılı, aydınlandığını sandığımız batı dünyasının kar hırsı, yüksek para babalarının elinden nasıl özgürleşecektir.

Bakalım ne olacak organik beyinli insanın kendi elleri ile ördüğü dünyanın başına sardığı sorunlardan nasıl çıkacak. Maalesef organik zekâ doğayı ve yaşam hakkına zarar verdi, Yapay zekâya mı sığınsak ne yapsak!

29 Temmuz 2023, Adana

Yazar

  • Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ

    1960 doğumlu. 1985 Yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Toprak Bilimi Bölümü’nde mezun oldu. Aynı yıl Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünde Araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 1986 Yılında Ceyhan-Adana’da tarım şirketinde sorumlu müdür olarak çalıştı. 1987 Yılında Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’ nde Araştırma Görevlisi, 1988 yılında Almanya Hohenheim Üniversitesinde araştırmacı olarak bulundu. 1990-1994 yılları arasında İngiltere’de Reading Üniversitesinde Doktora eğitimini aldı. 1996 yılında Yardımcı Doçent, 1997 yılında Doçent ve 2002 yılında Profesör unvanını aldı ve halen Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme bölümünde araştırmacı ve öğretim üyesi olarak çalışmaktadır.

    Tüm gönderileri görüntüle

Bir Yorum Yazın

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu