“Zübeyde Hanım Bir Genelev Çalışanıdır!” Yalanı

Çok ama çok çirkin bir yalan…

“Atatürk’ün annesi Zübeyde aslında bir genelev çalışanıymış babası bu işi yaptığını öğrenince onu evden kovmuş ardından evlendirilmesi gerektiği için saf bir koca arayışındayken Ali Rıza Efendi ile evlenmiş!”

Şimdi de anılar ve kaynaklardan edindiğimiz bilgilerle birlikte, Zübeyde Hanım’ın, Ali Rıza Bey ile nasıl tanıştığını ve evlendiğini açıklayalım.

Atatürk’ün bildiğimiz üzere Ömer adında çocuk yaşta vefat eden bir kardeşi vardır. Ömer, babası Ali Rıza Efendi’ye şu soruyu sorar:

“Peki, siz nasıl oldu da bir araya geldiniz? Biriniz Kocacık’ta, biriniz Langaza’da… Nasıl oldu da sizi tanıştırıp evlendirdiler? N’olur anlatsana bize baba?”

Zübeyde Hanım biraz çekinerek sözü kocasına bıraktı. Ali Rıza Efendi şunları söyledi:

“Dedeniz jandarma tarafından arandığı için evden uzaktı. Çok sıkıntılı günler yaşıyordum. Çalıştığım Evkaf (Vakıflar) İdaresi’ndeki müşkülatlar (güçlükler) beni daha da sıkıntıya sokmuştu. Kendi kendime çıkış yolları arıyor, hayatımı düzene sokmaya çalışıyordum. 30 yaşını tamamlamıştım. Çevremiz, akrabalarımız, arkadaşlarım artık hayırlı bir izdivaç (evlilik) yapmamı istiyordu. Bunun için helal süt emmiş bir kız bulmamı tavsiye edip durmaktaydılar. Ama o güne kadar kısmet olmamıştı.”
Bunu anlattıktan sonra da o dönemlerde Ali Rıza Efendi’nin gördüğü bir rüyayı da anlamak gerekir:

Arkadaşı Sabri, “Ali Rıza, ayakta uyursun, nedir bu halin bre?” dedi ve Ali Rıza, “İki- üç gün önce bir rüya gördüm, hoşuma gitti, evvelsi gece neredeyse aynı rüyayı bir kez daha gördüm, yine hoştu ama merak da ettim. Nihayet dün gece aynı rüyayı görünce uykum kaçtı, endişelendim, olana bitene anlam vermeye çalışıyorum. İnşallah hayırlı bir durumdur. Ben hiç böyle bir şey yaşamadım. Üç gün aynı rüya görülür mü yahu?”

Rüyayı Ali Rıza Efendi şu şekilde anlatıyor:

“Sarışın, beyaz tenli, uzun boylu, yeşil gözlü, altın saçlı, güzel mi güzel bir kız sürekli olarak yolda karşıma çıkıp ‘Sen benim kısmetimsin bu izdivacı benimle yapmalısın. Ama müşkülatlarımız var, bu müşkülatları aş ve bana gel!’ diyor.”
Rüyaya anlam veremeyen Ali Rıza Efendi bu güzel ve genç kızla çok yakında tanışacaktı. Rapla Çiftliği’nde annesi Ayşe ile yaşayan o genç kız, annesi Ayşe yorgan kaplarken bir kazaya sebep oldu ve annesinin iğnesi dizine saplandı. Çiftlikte yapacak bir şeyleri olmadığı için Selanik’e geldiler. Doktor genç Zübeyde’ye birkaç gün yürümemesi gerektiğini söyleyince Selanik’te kaldılar. Ardından plana göre çiftliğe geri dönülecekti.

Eve misafir gelecekti. Genç Zübeyde’de misafirin yanında onlarla oturdu. Misafir dikkatlice Zübeyde’yi izlemekteydi. O izleyen kişi ile Zübeyde’nin akrabası Leylifer Teyze bir köşede konuştular. Olay anlaşılmıştı. Leylifer Teyze, Zübeyde’ye müjdeli bir halde şunu söyledi:
“Benim altın saçlı kızım, büyümüş de artık gelinlik kız olmuş, görücüye çıkacakmış, maşallah benim kızıma!” [1]

Sonuç

Görüldüğü gibi, Zübeyde Hanım, kimilerinin dediği gibi bir genelev çalışanı değildir! Zübeyde Hanım, dindar ve namuslu kadındır. Kendisine bu iftirayı atanlar utansınlar!

Kaynak

[1] İkrami Özturan, Talebe Mustafa‘dan alıntılayan; Sözcü gazetesi eki.