Tarih

Hudutlarımızın Ötesinde Yatan, Unuttuğumuz İlk Hava Şehitlerimiz

Salı günü Azerbaycan’dan kalkan askeri kargo uçağımızın Gürcistan topraklarında düşmesiyle 20 kahraman askerimizin şehit olması hepimizin yüreğini dağladı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, aziz milletimize başsağlığı diliyorum.

Bu acı olay, bizi Türk havacılığının en köklü ve en hüzünlü sayfasına götürdü. Resmi tarihin pek az yer verdiği, mezarları hudutlarımızın ötesinde, Suriye’nin başkenti Şam’da bulunan ilk hava şehitlerimizi rahmet ve minnetle anma vakti geldi.

Havacılık serüveni 1903’te Wright kardeşlerin uçuşuyla başladı. Osmanlı Devleti bu devrime bigâne kalmadı. 1909’da İstanbul Taksim’de Belçikalı Baron de Catters’in girişimi başarısız olsa da havacılığa olan ilgi hızla büyüdü.

Osmanlı, genç Türk subaylarını İngiltere, Fransa ve Almanya’ya eğitime gönderdi. Halktan “İâne-i Milliye” bağışlarıyla iki uçak satın alındı: Biri Muavenet-i Milliye, diğeri Prens Sabahattin adını taşıyordu. Yeşilköy’de (bugünkü Atatürk Havalimanı arazisinde) ilk hangar ve tesisler kuruldu.

1913’te Fransız pilotlar İstanbul semalarında gösteri yaptı, 1914’te ise Osmanlı “Biz de varız” dedi. Enver Paşa’nın talimatıyla tarihi İstanbul-Kahire seferi başlatıldı.

İstanbul’dan Kahire’ye Uzanan Kanatlar

8 Şubat 1914 sabahı Yeşilköy’den iki uçak peş peşe havalandı:

  • Muavenet-i Milliye: Pilot Yüzbaşı Fethi Bey, gözcü Sadık Bey
  • Prens Sabahattin: Pilot Üsteğmen Nuri Bey, gözcü İsmail Hakkı Bey

Fethi Bey Torosları aştı, Adana’ya, Halep’e, Beyrut’a ve Şam’a ulaştı. Şam’da günler süren coşkulu karşılama ve gösteri uçuşlarının ardından 27 Şubat 1914’te Kudüs’e doğru son kez havalandı.

Ne yazık ki Taberiye Gölü üzerindeki Cehennem Vadisi’nde şiddetli rüzgâra kapılan Muavenet-i Milliye kayalara çarptı. Yüzbaşı Fethi Bey ile Sadık Bey şehit oldu. Türk havacılık tarihinin ilk hava şehitleriydi.

Şehitlerimizin naaşı on binlerin gözyaşı ve duasıyla Şam’daki Emevi Camii avlusunda, Selahaddin Eyyubi Hazretleri’nin ayak ucuna defnedildi. Hâlâ oradalar.

İkinci Uçak da Peşini Bırakmadı

Osmanlı pes etmedi. Görev bu kez Prens Sabahattin uçağına verildi. 11 Mart 1914’te Yafa’dan kalkış yapan Üsteğmen Nuri Bey ile İsmail Hakkı Bey denize çakıldı. Nuri Bey şehit düştü, İsmail Hakkı Bey ağır yaralı kurtuldu.

Üsteğmen Nuri Bey de silah arkadaşlarının yanına, Selahaddin Eyyubi’nin kabri şerifinin yakınına defnedildi.

Böylece Türk havacılığının ilk üç şehidi Şam-ı Şerif’te, hudutlarımızın ötesinde ebedi uykuya daldı.

Vefa Borcumuz Var

Bu kahramanlar canlarını ortaya koyarak yaptıkları test uçuşlarıyla Türk Hava Kuvvetleri’nin temel taşlarını döşedi. Onların açtığı yolda yetişen pilotlar Çanakkale’de destan yazdı, Kurtuluş Savaşı’nda göklerden vurdu, bugün ise semalarımızda sarsılmaz bir güç oldu.

Mezarları hâlâ Şam’da bulunan ilk hava şehitlerimize karşı ahde vefa borcumuz vardır. Tıpkı Süleyman Şah Türbesi gibi bu kahramanların kabirlerine de “eksklav” statüsü kazandırılması, Türk bayrağının dalgalanması ve sürekli korunması devletimizin şeref borcudur.

Fethi Bey, Sadık Bey ve Nuri Bey… Sizi unutmadık, unutmayacağız. Ruhlarınız şad, mekanlarınız cennet olsun.

Yazar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi Çekebilir

Başa dön tuşu
×

Bültene Ücretsiz Abone Olun

Güncel yazıları e-posta adresinize ücretsiz göndermemiz için bültenimize abone olabilirsiniz.

Siz izin vermediğiniz sürece e-posta adresinizi asla paylaşmayacağız. Gizlilik politikamızı inceleyin

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Makale Arşivi olarak, sizlere değer katacak bilgileri sürekli araştırıyor ve en güncel makaleleri sizinle paylaşıyoruz.
Bu platformu ayakta tutan en önemli destek, reklamlardan elde edilen gelirlerdir. Reklamlarımızı, sizlere en iyi deneyimi sunmak adına, mümkün olan en az rahatsız edici şekilde yerleştirmeye özen gösteriyoruz. Sizden ricamız, bu değerli içeriği sürdürebilmemiz için reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olmanızdır. Desteğiniz, gelişmeleri size ulaştırmaya devam etmemize katkı sağlayacaktır.