Bir başka söylem ile “Hamidiye Hicaz Demiryolu”. Projeye 1900’lerin başında Dönem Osmanlı Dönemin Padişah II. Abdülhamid’in zamanında başlanır ve 1908’de, Şam ile Medine arasında inşa edilen 1.322 km uzunluğundaki demiryolu hattı tamamlanır; zamanla da bu güzergah 1.900 km’ye kadar çıkar.
Başlangıçta asıl hedef Osmanlı Sarayı’nın İstanbul’dan, Anadolu’daki HACILARIN da kolay yoldan Mekke’ye ulaşması denilse de, demiryolunu yapan şirketlerin ve ülkelerinin asıl amaçları bu değildir.
Osmanlı Sarayının Proje için bir başka amacı daha vardır, (Almanlarınkine ek olarak) o da, Arap ülkelerinin ekonomik olarak güçlenmelerini sağlamaktır. Para Anadolu’dan, çıksa da (Demiryolunun yapımı için başlatılan bağış kampanyasına Sultan II. Abdülhamid 50.000 Lira verirken, bazı bağışçılar da olmuş ve onlara da “Hicaz Demiryolu Madalyası” ile hatıra olarak bağış miktarını gösteren bir berat verilmiştir.
Onca emek ve masraftan sonra yapılan demiryolu, özellikle soygunculukla ve hacı kafilelerini yağmalamakla geçinen Arap kabileleri ile Osmanlıya isyan edenlerin demiryolunun traverslerini sökmeleri ve demiryoluna ağır hasar vermişleri hazin bir sona gelir.
I. Dünya Savaşından sonra da, SEVR ANTLAŞMASI (10 Ağustos 1920, Paris’in 3 km batısındaki Sevr banliyösü) ile Osmanlı Devleti de, demiryolundaki haklarından vazgeçmek zorunda kalır.
Osmanlı döneminde toplamda 8.619 km demiryolu yapılsa da, bu hatların ancak 4.559 kilometresi yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kalmıştır.
Emperyalist işgale karşı, Mustafa Kemal Paşa (ATATÜRK) önderliğinde verilen ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞI sonra ilk olarak BMM (daha sonra 8 Şubat 1921’de TBMM ) 23 Nisan 1920’de açılmış ve 29 Ekim 1923’de de CUMHURİYET ilan edilmiştir.
Bugün bilinen haliyle YAP-İŞLET-DEVRET modeli gibi, Osmanlı döneminde de demiryolu yapım ve işletme hakkı sermaye sahiplerine İMTİYAZ HAKKI olarak verilmiştir. Sermaye sahiplerince yapılan ve işletilen demiryolları, Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, 24 Mayıs 1924 tarihinde yayımlanan 506 sayılı Kanun ile devletleştirilmiştir.
Önce Chemins de fer d’Anatolie Baghdad (Anadolu- Bağdat Demiryolları -CFAB) Şirketi, kamu şirketi olarak yapılandırılmış, daha sonra da demiryolları yapımı ve işletilmesi amacıyla, 23 Mayıs 1927’de yayımlanan 1042 sayılı Yasa ile CFAB Şirketi, Havâlî-yi Şarkiye Demiryolları ve Demiryolu Yapım ve Yönetim İdare ve şirketleri birleştirilerek Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi kurulmuştur.
Sonuç olarak, Osmanlı’nın gerileme ve parçalanma dönemine gelen bu teknoloji süreci (demiryolu), Osmanlı Saray yönetiminin her anlamda zayıflaması ve Kaht-ı Rical (Niteliksiz yöneticiler) dönemini yaşaması, zorunlu olarak bu tür hizmet ve yatırımları İMTİYAZ hakkı verdiği şirketler aracılığı ile yapmasına neden olmuştur.
Osmanlı’nın son dönemine rastlayan bu demiryolu yatırımları, her ne kadar imtiyaz hakkı verilerek (yap-işlet-devret) yapılsa da, savaştan çıkmış TÜRKİYE CUMHURİYETİNCE, bu yatırımlar devletleştirilerek, yeni kurulan ve daha sonra adını TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLET DEMİRYOLLARI olan kamu kurumunca başarılmış ve yurdun dört bir yani DEMİR AĞLAR İLE ÖRÜLMÜŞTÜR.
Bu muhteşem başarı, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Behçet Kemal Çağlar tarafından yazılmış dizeler ile Cemal Reşit Rey tarafından bestelenen ONUCU YIL MARŞINA EVRİLMİŞTİR.
“Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;/ On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan;/ Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan,/ Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.
Türk’üz: Cumhuriyet’in göğsümüz tunç siperi;/ Türk’e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”
Söylenecek söz mü kalmış ki!..


