“Bu dünyada adalet yok.” Bu ve benzeri cümleleri bugünlerde sıkça duyar ve okur olduk. Sohbetlerde, şarkılarda, manşetlerde, duvar yazılarında sıkça görmeye başladık: “adalet”. Neden bu kadar önemli? Kimin yazdığı, kimin uygulamak istediği, kimin yürürlükteki adaleti talep ediliyor?
Bence adalet, toplumun ortak vicdanının bir yansımasıdır. Eğer adaleti vicdana aşık edebilirsek, bir de evlendirebilirsek, çocukları da; huzur, mutluluk, kardeşlik, güzellik ve eşitlik olur. Doğa, hayvanlar ve çocuklar mutlu ise dünya da mutlu olur. Adalet, öncelikle bu üç grubun ihtiyacıdır.
Bu üçlüye vicdanlı adalet uygulayabilirsek, toplumun geri kalan kısmı için adalet uygulamak daha kolay olur. Bunun sebebi; bu üçlünün adalet isteği yoktur, toplumun geri kalanının ise bu üç gruba karşı sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğu yerine getiren toplumlar, yüksek refah seviyelerine hızla ulaşırlar. Dünyanın en mutlu toplumları, bu üç gruba adaletle ve sevgiyle yaklaşan toplumlardır.
Adalet ve eşi vicdan, toplumun geri kalanının önde gelen ihtiyacı, talebi ve hakkıdır. Adalet, mutlu bir yaşamın dayanağıdır. Her bireye eşit uzaklıkta, eşit seviyede, eşdeğer eşzamanlı olmalıdır. Adaletin kitabını yazanlar, toplumun ortak vicdanını ve talebini göz önünde bulundurmak zorundadır. Aynı şekilde uygulayıcılar ve karar vericiler, bu talepten uzak kararlar vermemeliler. Bu görevleri yerine getirenler atanmış değil, seçilmiş olmalıdır. Vicdanları, toplum vicdanıyla ve ortak değerlerle uyumlu olmalıdır. Sorumluluk sahibi, adil ve ortak duygulara sahip kişiler olmalıdır. Konunun önemi, hayatla eşdeğerdir.
Yaratan adil olduğu gibi, doğa ve hayvanlar da kendi aralarında adildir. Biz insanlar da, önce geleceğimiz olan çocuklarımız için ve sonra kendimiz için sağlıklı bir adalet oluşturarak mutlu bir toplum olabiliriz. Bu şekilde, engelimiz kalmaz.
Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin
En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.