Köşe Yazıları

Filistin-İsrail-Müslüman Kardeşler / Hamas-İkinci İsrail-FKÖ, İsrail’i İç Savaştan Kurtarmak ve Günümüz 3

15 Temmuz 1958’de ABD sağ iktidarı desteklemek için Lübnan’ı işgal etti ve Orta Doğu’da tüm dengeler değişti.

ABD 1958 yılında Lübnan’ı işgal ederek Nasır’ın ve BAAS partisinin temsil ettiği Arap milliyetçilerinin karşısına dikildiler. İsrail’in en büyük destekçisi oldular.

Lübnan’ın işgali ile Orta Doğu’ya yeni bir dönem başladı. Orta Doğu’daki milliyetçi ve laik diktatörlükler İngiliz ve İsrail karşıtıydı. Onlarla aynı safta olan ABD karşıtıydılar.

Makale Devam Ediyor

Bu dönemde Nehru, Tito, Nasır ve Gana devlet başkanı Nkrumah “Bağlantısızlar Hareketi” adlı bir yapı oluşturdular.

Lübnan:

1982 yılında İsrail Lübnan’ı işgal etti. Sabra ve Şatila kamplarında yaşayan binlerce kişiyi öldürdü. ABD, 1958 yılından sonra 1983 yılında tekrar Lübnan’ı işgal etti. Bu işgale karşılık veren Hizbullah oldu. 18 Nisan 1983’te ABD’nin Batı Beyrut’taki büyükelçiliğine düzenlenen saldırıda 63 kişi öldü. ABD ve Fransa askerlerinin bulunduğu Çokuluslu Güç karargahına 23 Kasım günü düzenlenen saldırıda 298 asker öldürüldü. 23 Ekim, Hizbullah’ın Beyrut’taki ABD Deniz Kuvvetleri karargâhına düzenlediği bombalı saldırıda 241 ABD deniz piyadesinin öldü.

ABD bu saldırılardan sonra Lübnan’ı boşalttı. Hizbullah’ın popülaritesi arttı.

Kıbrıs:

İngilizler Fransızların aksine Kenya dışında bağımsızlık isteyenlerle savaşmadılar. !958 yılında bir karar alıp bütün sömürgelerine bağımsızlık verdiler. Bir yer hariç. Neresi mi? KIBRIS…

1955 yılında Mısır’dan kovulan İngilizler 1956 yılında tekrar işgal ettilerse de bu defa ABD tarafından çıkarıldılar. Mısır’dan kovulan İngilizler Kıbrıs’a yerleştiler.

Gelelim Kıbrıs’a, Kıbrıs’ta Komünist AKEL Partisi çok güçlüydü. Sendikalarda ağırlığı fazlaydı. Adanın bağımsızlığını istiyordu. Türkler arasında da etkiliydi. Yunanistan ve adadaki Rumların bir kısmı ise adanın Yunanistan’a katılmasını, ENOSİS’i savunuyordu.

EOKA 1953 yılında kuruldu. Kurucusu Yunan ordusunda albay olan Grivas’tı.  1955 yılı Nisan ayında İngilizlere karşı bombalı eyleme başladılar.  İngilizlerin tepkisi çok sert oldu. Silahla yakaladıkları kişileri idam ediyorlardı. İngilizler Türkleri polis yaparak iki halkın arasını daha da açtılar. 11957 yılında TMT Türk Mukavemet Teşkilatı kuruldu.,

EOKA ve TMT’nin ortak bir yanı vardı. O da solcu/Komünist olarak bilinen kişileri öldürmekti.

Rumların direnişi artınca İngilizler Türkiye’yi de devreye soktular. Sonunda Londra’da imzalanan bir antlaşmayla Kıbrıs bağımsız oldu. İngiltere “Garantör” ülke oldu. Adada devasa büyüklükte iki üs bulundurma hakkını elde etti.

İngiltere bugün de adada. Adada olduğu sürece bugünkü durum sürer. İngilizler adadan çekilmelerini gerektiren hiçbir antlaşmaya izin vermezler.

İsrail

X 1948 yılında Birleşmiş Milletler kararıyla İsrail kuruldu. Mısır, Suriye ve Ürdün bu ülkeyi tanımadı. O yıllarda Mısır, İngiliz işgalindeydi, Suriye, Ürdün ordusunu da bir İngiliz generali kuruldu.

İlk toprak paylaşımında Kudüs, Filistin’e aitti. Savaşın başında Araplar üstündü. Bir aylık bir ateşkese razı edildiler. Bu arada İsrail bir uçak sahibi oldu. Ağır silahlar verildi.

Savaş tekrar başlayınca İsrail üstün duruma geçti. Kudüs surlarının bir bölümünü yıkarak işgal ettiler. Araplar ateşkesi kabul ettiler ve İsrail’in işgal ettiği toprakları boşalttıramadılar. Yüzbinlerce Filistinli yaşadıkları topraklardan kovularak MÜLTECİ durumuna düşürüldü.

Bu savaş ABD ve İngiltere’ye Orta Doğu’yu kontrol etmek için İsrail’in kullanılabileceğini gösterdi. Nitekim 1956 yılında İngiltere ve Fransa yanlarına İsrail’i alarak Süveyş kanalını ve Mısır’ı işgal ettiler.

İsrail kurulduktan sonra Orta Doğu’da Arap olmayan halklarla ilişki kurdu. Türkiye ve İran’la devlet düzeyinde ilişki kurarken, Kürtlerle de gizli ilişkiye geçti. Irak’ta yaşayan Molla Barzani komutasındaki Kürtlere destek verdi.

Demokrat Parti dönemi İsrail ve Türkiye arasında ilişkilerin altın yıllarıdır. İsrail’le ekonomik ve kültürel iş birliği zirvedeydi.  I. Dünya Savaşı yıllarından kalan “Araplara karşı soğukluk”un üstüne Suriye, Mısır ve Irak’a olan düşmanlık eklendi.

Dönemin gazeteleri ve dergileri, İsrail’in “Çölde yarattığı mucizeyi” anlatıyorlardı.

İsrail Başbakanı Ben Gurion gizlice Türkiye’yi ziyaret etmişti. Türkiye’nin İsrail’e yakınlığı doğal olarak da ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’yı memnun ediyordu.

1958 yılında iki ülke Suriye’yi işgal edeceklerdi.

Türkiye

“Ah şu dövizin gözü kör olsun”

 İsmet İnönü’den dolu bir hazine ve altın stoğu alan Demokrat Parti halkın yokluktan kurtulması için ithalat kapılarını sonuna kadar açtı. Bunlara Marshall, ABD ve NATO yardımı eklenince ülkede büyük bir yokluk başladı.

Bu bolluk Demokrat Parti’ye 1954 seçimlerini rahat kazandırdı. Ancak para bitmişti ve sıkıntılar başladı. Planlama kavramına “Komünistlik” olarak bakan Demokrat Parti, ithalatı kısıp, sanayileşmeye yeterince kaynak ayıramadı.

Ülkede çok sayıda baraj, şeker ve dokuma fabrikaları yapımına başlandı. Demiryolları ihmal edilirken karayolları ön plana çıktı.  Ülkede yokluk ve karaborsa patladı. Buna iktidarın tepkisi narh koymak ve Milli Korunma Kanunu’nu çıkartmak oldu.

Bursa’dan bir haber

1957 seçiminde Demokrat Parti’nin oyları muhalefetin altında kaldı. PTT genel Müdürlüğü’nde seçimi takip eden Cahit Kayra, 38’liler kitabında, “Aslında seçimleri muhalefetin kazandığını ama gece yarısından yeni oyların ortaya çıkarıldığını, tutanakların değiştirildiğini ve bu neticelerin bildirildiğini” yazar. Aynı kitapta Irak’la ilgili ilginç bilgiler de vardır.

Kaynak yetersizliği önlenemedi. ABD ve Almanya gibi dostlarımız kredi taleplerimize “Nereye harcayacaksınız” sorusunu soruyorlardı. Taleplerimiz karşılık bulmuyordu.

İktidar çareyi Türk lirasının değerini düşürmekte bulur. Türk Lirası ABD doları (ve diğer ülke paraları) karşısında üç kattan fazla değer kaybeder. Dolar, 2.80 lirayken 9 lira olur

Ekonomik sıkıntılar halk desteğiniz azalmasına ve muhalefetin güçlenmesine sebep olur. Muhalefete baskının artması çatışmalara sebep olur. Gösteriler üniversiteler sıçrar.

Hükümetin yeni fabrikalar kurma çalışmaları yetersiz kalır. ABD’den kredi alamayan Adnan Menderes, gözünü Moskova’ya çevirir. Sovyetler Birliği Türkiye’nin sanayileştiğinde ABD etkisinin zayıflayacağına inanıyorlardı. İçinde rafineri, demir-çelik ve Seydişehir Alüminyum Fabrikasının bulunduğu 11 büyük yatırımın olduğu projesi teklif ederler.

Ön görüşmeler yapılır ve haziran ayı içi ziyaret planlanır.

Batıdan düz cam teknolojisi alamayan Şişe-Cam Genel Müdürü Şahap Kocatopçu önden Moskova’ya gider.

Bu arada sadece Demokrat Parti için değil, CHP ve Millet Partisi için de AMERİKA’YA KARŞI OLMAK KOMÜNİSTLİKTİ.

Sonra, ABD’nin “Yapılacağını biliyorduk ama hangi gün yapılacağını bilmiyorduk” dediği 27 Mayıs ihtilali oldu.

ABD harp akademilerinde eğitim gören İhtilalin kudretli Albayı ihtilal sabahı radyodan “NATO’YA ve CENTO’YA bağlıyız” diyordu.

Serinin Önceki Yazıları:

Yazar


Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Yorum Yazın

Başa dön tuşu