Fenerbahçe’nin geçmişindeki en hayati süreçlerden bir tanesi 1934 yılında tecrübe edildi. Senenin en önemli gelişmesi olarak görülen 21 Şubat tarihli gergin Galatasaray müsabakası, sarı lacivertli camianın yönetim yapısında köklü dönüşümlere varacak düzeyde pek çok sonuca sebebiyet vermiştir. Derbi bitiminde patlak veren hadiseler, her iki camia için de ağır yaptırımların hayata geçirilmesine neden oldu. Futbol Heyeti; Fenerbahçe cephesinden 9, Galatasaray kanadından ise 8 futbolcuya uzun vadeli sahalardan men cezası verdi.
İstanbul Futbol Heyeti’nin file bekçisi Hüsamettin’e ömür boyu, Fikret’e 6 ay, Cevat, Yaşar, Esat, Reşat, Lebip, Muzaffer ve Süleyman’a ise ikişer ay hak mahrumiyeti kararına Fenerbahçe kulübü itiraz ederek yanıt vermiş, bu süreçte bazı suçsuz oyuncuların cezalandırılmasını ve kararın kesinleşmeden hemen uygulanmasını bölge müdürlüğü nezdinde protesto etmiştir.
Mevcut şartlar altında Fenerbahçe tarafı meseleyi yargıya intikal ettirmeye hazırlanırken, İstanbul Bölgesi Fenerbahçe’nin yaptığı itirazı yerinde gördü. Verilen cezalarda orantısızlık bulunduğunu, oyuncuların bir kısmının masum olduğunu ve cezai işlemlerin hafifletilmesi yönünde bir eğilim içerisinde olduklarını belirttiler.
Buna karşın Futbol Heyeti tavizsiz bir tutum sergiledi ve bireyler bazında yapılacak değerlendirmelerin disiplin ile otoriteye zarar vereceğini öne sürerek, verilen hükümlerin tartışmasız bir biçimde tamamen kabul edilmesi noktasında diretti.
Fenerbahçe yönetimi, bu tablo karşısında durumu Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı’nın bilgisine sunmuş ve kazanımlarını gerekirse hukuki yollarla savunmaktan vazgeçmeyeceğini beyan etmiştir.
Fenerbahçe’nin bu sert ve kararlı duruşu, spor dünyasında pek fazla tanınmayan teşkilat yöneticilerini öfkelendirmiştir. Genel Merkez İkinci Başkanı görevindeki o vaktin meşhur bir milletvekili, Fenerbahçe kulübünü baskı altına almak amacıyla ilk hamle olarak 3 kişilik yönetim kurulundan Hayri Celal (Atamer) ile Cafer (Çağatay)’i uzaklaştırma cezasına çarptırdı. Ardından kulübün Milli Emlak idaresinden ücreti 10 yıllık taksitlerle ödenmek şartıyla devraldığı stadyumu geri alma girişiminde bulundu.
İşte; mantık dışı kabul edilen bu son derece riskli ve hassas vaziyet neticesinde, Fenerbahçe Yönetim Kurulu, meseleyi spor tutkunu Adliye Vekili Saracoğlu Şükrü Bey’e sunmak ve kendisinden kulübü korumasını talep etmek mecburiyetinde kalmıştır. Saraçoğlu da bu yardım çağrısına olumlu yanıt vermiştir.
Gerçekleştirilen bu hamle, Fenerbahçe’nin o yıllarda maruz kaldığı devasa riski bertaraf etmesini sağladı ve sarı lacivertli ekibin tarihindeki en mühim kırılma noktalarından biri olarak hafızalara kazındı.



