Yakın Tarih

“Ermeni Soykırımı” Yalanı

Bugün 24 Nisan ve 1915 olaylarının günü… Radikaller yine engin tarih bilgileriyle olmayan bir katliamı kutluyor: Ermeni Soykırımı…

                Şunu belirtmekle başlamalıyız ki, bu bir emperyalist projedir. 1919’dan beridir Türkiye’ye bir silah gibi kullanılan bu “1915 Ermeni Soykırımı” aslında sanıldığı gibi bir soykırım değildir. Şöyle ki işgal yıllarından beridir devam eden “karşı tarafı suçlama” politikasıyla yollarını çizen İngiliz emperyalistler, İstanbul’u işgal ettiklerinde büyük bir Ermeni kırımı olduğunu kabul ettirmeye çalışmıştır. Padişah Vahdettin de Ermeni tehcirine karışanları da “kırım suçlusu” ilan etmiştir.[1]

                Zannedilenin aksine milyonlarca insan da ölmemiştir.[2]

Makale Devam Ediyor

                Vahdettin, İngilizlere yaranmak için bu “soykırım” teini kabul ederek daha da emperyalistlerin işini kolaylaştırmıştı. Şöyle diyor Vahdettin:

                “Eğer ben tahtta olsaydım, bu esef verici olay olmazdı, İngiltere’de öteden beri Türklere karşı mevcut dostluk duygulan savaş başladığı zaman hemen yok olmuş değildi. Fakat Ermenilerin öldürülmeleri, İngilizlerin Türkiye’ye karşı duygularında derin bir değişiklik yaratmıştır. Bu kötülükler… kalbimi yaralamıştır… Adalet çok geçmeden yerini bulacaktır, İngiliz milletine, kuvvetli sevgi ve hayranlık duygularımı Kırım Savaşı’nda İngilizlerin müttefiki olan babam Sultan Abdülmecit’ten miras aldım. Şimdi…bu sebepten, memleketim ile Büyük Britanya arasında öteden beri mevcut dostane ilişkileri yenileyip kuvvetlendirmek için elimden geleni yapacağım…”[3]

                Hükümet bir emperyalizm projesini kabul etmişti artık. Vahdettin, Ermenilere kötü davrananları (!) cezalandırmak için Damat Ferit’i Tom Hohler’e gönderdi. İngilizlerin kışkırtıcı politikalarına gün geçtikçe işledi artık güya suçluların yargılanması için mahkeme kurulmuştu.

Milli Şehit


                Mahkemenin kurulduğu gün Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, masum olduğu halde suçlu hükmü giymiş ve Bekirağa Bölüğü’ne hapsedildi. Bunun üzerine 13 Şubat 1919’da hükümet tarafından Danimarka, Hollanda, İsveç ve İspanya hükümetlerinden tehcir hakkında bir komisyon gönderilmesini talep etti. İngiltere oyunun bozulmasını istemediğinden reddetti. Tevfik Paşa hükümetinin bu yaptığı Vahdettin beğenmemiş ve daha da İngiliz taraftarı olsun diye Damat Ferik hükümetini başa geçirmiştir. Damat Ferit’in hükümti tutuklamalara devam ederken aralarında birisi “ben masumum” diye haykırıyordu, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey…  

                Milli Şehit Boğazlıyan Kaymakam Kemal Bey’in son sözleri “Sizlere yemin ederim ki,ben masumum, son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa kahrolsun böyle adalet Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum.” dedi son sözü bu oldu. Ortada bir Ermeni kırımı yoktu, tamamen bir projeydi. Vahdettin sırf İngilizlere yaranmak için Kemal Bey’i idamına onay verdi. Kurtuluş Savaşı yıllarında unutulmadı ve 14 Ekim 1922’de “milli şehit” ilan edildi ve ailesine maaş bağlandı.[4]

         Soykırım Var mı Yok mu? Atatürk ve Ziya Gökalp Anlatıyor!


Atatürk’ün, Amerikalı gazeteci Clarence K. Streit’in sorularına verdiği cevapları bilmek yeter.

Streit’in 7. sorusu aynen şöyleydi:

Harbi Umumi esnasında ika edildiği mütemadiyen ağızlarda dolaşan Ermeni takdil ve tehciri hakkında hükümetinizin resmi nokta-ı nazarı nedir?

Atatürk, Streit’in bu sorusuna şu tarihi yanıtı verdi:

Düşmanca ithamda bulunanların sürdürdükleri büyük mübalağalar dışında Ermenilerin tehciri meselesi aslında şöyledir:

Rus orduları 1915’te bize karşı saldırıyı başlattığı sırada o zaman Çar’ın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi Rus ateşi ve Ermeni çeteleri arasında sıkışmış bulduk. Yaralı askerlerimiz acımasız şekilde katlediliyor, köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde çetelerin yarattığı terör hüküm sürüyordu. Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, bazı büyük devletlerin daha sulh zamanından beri kapitülasyonların bahşettiği ayrıcalıklardan yararlanarak verdikleri büyük bir silah ve cephane stoğuna sahiplerdi.

İngiltere’nin sulh zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya kamuoyu, Ermeni ahalinin tehciri konusunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz. Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunların çoğu, şayet İtilaf Devletleri bizi tekrar savaşa zorlamasaydı evlerine dönmüş olurlardı.”[5]

            Ziya Gökalp’te “kırımı” söyle yalanlıyor: “Milletimize iftira etmeyiniz. Türkiye’de bir Ermeni Kırımı değil, Türk- Ermeni vuruşması vardır. Bizi arkadan vurdular, biz de vurduk.

Elinizi Vicdanınıza Koyun

                Bu kendisini militarist, havalı ve ırkçı gösteren vatandaş! Şehidin bu yalandan dolayı var ve hâlâ bu yalanı savunuyorsun! Elini vicdanında koy… Şehit Kemal Kaymakamı bir kere daha rahmetle anıyorum…


 
[1] Sinan Meydan, Pusula, 2021, s. 41.
[2] 1915 olayları için bkz. Sina Akşin, Kısa 20. Yüzyıl Tarihi, 2022.
[3] Meydan, age., s. 42.
[4] Age., s. 45.
[5] Clarence K. Streit, Bilinmeyen Türkler, Mustafa Kemal Paşa, Milliyetçi Ankara ve Anadolu’da Gündelik Hayat (0cak-Mart 1921), s. 201,202; Atatürk’ün Bütün Eserleri, C. 11, s. 61,62’den aktaran; Sözcü, 3 Mayıs 2021.

Yazar


Makale Arşivi sitesinden daha fazla şey keşfedin

En son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için ücretsiz abone olun.

Bir Yorum Yazın

Başa dön tuşu